”Fatih, sondaj yapacağı yeni lokasyon olan Türkali-2'ye vardı ve çalışmalarına başladı”

”Fatih, sondaj yapacağı yeni lokasyon olan Türkali-2'ye vardı ve çalışmalarına başladı”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez,” Birinci sondaj bitti. Türkali-1 kuyusuna gittik. İkinci sondaj da bitti. İşin takvimlendirmesi de belli. Fatih, dün sondaj yapacağı yeni lokasyon olan T

adscode

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, katıldığı bir televizyon programında sunucu ile soru cevap yaptı. Karadeniz’de gaz keşfi ve sonraki süreç üzerine konuşan Bakan Dönmez, ”2020 Bakanlığımız açısından son derece kritik hamlelerin yapıldığı, başarıldığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. En önemli konu Karadeniz’de yapmış olduğumuz doğal gaz keşfi. Ağustos ayında Sayın Cumhurbaşkanımız 320 milyar metreküplük ilk aşamadaki keşfi açıklamıştı. Sonrasında ilave keşifle birlikte bu rakam 405 milyar metreküpe çıktı. Birinci sondaj bitti. Türkali-1 kuyusuna gittik. İkinci sondaj da bitti. İşin takvimlendirmesi de belli. Fatih, dün sondaj yapacağı yeni lokasyon olan Türkali-2'ye vardı ve çalışmalarına başladı” ifadelerine yer verdi.

Bakan Dönmez, derin deniz çalıştıklarını, oradaki denizin derinliğinin yaklaşık 2 bin metre olduğunu belirterek,” Son derece zor bir operasyon. Sadece sondaj açmak yetmiyor. Kuyuların tamamlanması için birtakım işlemler var. Üretime geçtiğimizde gazın karaya getirilmesiyle alakalı yapacağımız çalışmalar var. Bunların da bir taraftan mühendislik çalışmaları devam ediyor. İlk günde de açıkladığımız gibi hedefimiz 2023 yılında Sakarya gaz sahasında bulduğumuz bu gazı İnşallah Filyos’tan iletim sistemine bağlamak” şeklinde konuştu.

Yerli gazın, doğal gaz fiyatlarına etki edip etmeyeceği konusunda açıklamalarda bulunan Bakan Dönmez,” Bugünden yaptığımız hesaplamalara göre, ithal ettiğimiz gaza göre daha ekonomik olacağı görünüyor. 2023 yılı geldiğinde bu daha da netleşmiş olacak. Burada temel parametre; oradaki yatırımların maliyetleri, işletme maliyetleri, bunların hepsi hesaplanacak ve sonrasında bu avantaj vatandaşlarımızın lehine kullanılacak” diye konuştu.

Doğu Akdeniz konusu üzerine, yaklaşık iki senedir Akdeniz’in muhtelif bölgelerinde neredeyse 8 sondaj yaptıklarını belirten Bakan Dönmez, bazı emareler olmakla birlikte somut bir keşif olmadığı için de herhangi bir açıklama yapmadıklarını vurguladı. Bakan Dönmez, ”Bir taraftan sismik araştırmalarımız da devam ediyor. Gerek Oruç Reis’in yapmış olduğu çalışmalar, gerekse Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Gemisinin yapmış olduğu çalışmalar. Bu süreçler biraz uzun zaman alan, zaman tüketen süreçler. Çünkü binlerce, milyonlarca datayı işlemeniz gerekiyor tek-tek. Sonrasında da o bilgiler değerlendiriliyor ve muhtemel potansiyel noktalar belirleniyor. Oralarda da sondaj yapıyoruz. Hâlihazırda Oruç Reis Gemimiz Antalya açıklarının güneyinde üç boyutlu sismik araştırmalarına devam ediyor. Yavuz Sondaj Gemimiz de Taşucu’nda hazırlıklarını yapıyor. Bu sismik araştırma çalışmalarının sonunda Yavuz’un yeni sondajını nerede yapacağına karar vereceğiz. Çalışmalarımız programladığımız, planladığımız gibi devam edecek. Biz kendi kıta sahanlığımızda bu çalışmaları yapıyoruz. Her defasında uluslararası hukuka uygun yaptığımızı ifade ediyoruz. Her fırsatta, her vesileyle bunu vurguluyoruz. En azından bir diyalog ortamı da oluştu. Şu anda hem Yunanistan’la istikşafi görüşmeler başlıyor, hem de Avrupa Birliği’yle bu konuda müzakereler var. Sayın Cumhurbaşkanımızın Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelere yönelik uluslararası bir konferans tertiplenmesine ilişkin çağrısı var. İnşallah bu da komşu ülkeler tarafından olumlu karşılanır. Bu meselelerin hepsi oturulur bir masa etrafında tartışılır, müzakere edilir. Herkesin hakkını, hukukunu koruyacak bir netice alınır diye düşünüyorum” dedi.

Doğal gaz depolama üzerine konuşan Bakan Dönmez, şu anda Tuz Gölü üzerine çalışmaların devam ettiğini, fiilen orada 700 milyon metreküplük bir depo hacmine ulaştıklarını ve işlettiklerinin altını çizdi. Bakan Dönmez,” Hedefimiz, 2023 yılında buradaki kapasitemizi 5,4 milyar metreküpe ulaştırmak. Öte taraftan Silivri’de de bir yer altı depomuz var. Orada da kısmi geliştirme çalışmaları belli bir noktaya geldi. Oradaki depolama kapasitemiz yaklaşık 2,5 milyar metreküptü bundan 3 yıl öncesine kadar. Bugün itibariyle 3,14 milyar metreküplük depolama hacmine ulaştık. Yeter mi? Yetmez. İhalesini yaptık, çalışmalar devam ediyor. İnşallah orada da 4,6 milyar metreküplük kapasiteye ulaşacağız. Yaklaşık 50 milyar metreküplük bir tüketimimiz olduğunu varsaydığımızda yüzde 20’lik depolama hacmine, yani toplam 10 milyar metreküpe ulaşmak hedefimiz. Bu sistem güvenliği, arz güvenliği açısından son derece önemli. Yazın tüm ülkelerde olduğu gibi bizde de doğal gaz tüketimlerinin düşük olduğu aylarda depoları dolduracağız. Kışın şu anda içinde bulunduğumuz dönemde de depodan o artan talebi karşılama imkânına kavuşacağız” ifadelerine yer verdi.

Kısa-orta-uzun dönemli doğal gaz piyasasına ilişkin öngörülen ve vadeli gaz piyasası konusu üzerine konuşan Bakan Dönmez şunları kaydetti: “Piyasa tarafına baktığımızda, piyasayı iki taraflı yorumlamak mümkün. Bir; işin alım satımını içeren, yani ticaretle ilgili hususlar. Orada BOTAŞ şu anda kontratların yaklaşık yüzde 80’ini kullanıyor. Yaklaşık yüzde 20’si özel sektör eliyle. Ama bu yıldan başlamak üzere kontratlarımızın bir kısmının süresi sona erecek. Bu yıl muhtemelen 15-16 milyar metreküplük kontrat yıl sonuna kadar bitecek. Takip eden yıllarda, yani 2025-2026’ya kadar bu rakam neredeyse 25-30 milyar metreküplere kadar ulaşacak. Kendi kaynaklarımızdan gaz keşfimizin de bu döneme gelmesi aslında bizim için büyük bir avantaj oldu. Şimdi kısa, orta, uzun vadeli planlamalarımızı yapıyoruz. Hangi yılda ne kadar doğal gaz talebi olacak, bizim kontrata uzun dönemli bağladığımız kontrat miktarı ne kadar, açığını tespit edeceğiz. Buna göre hem orta uzun vadeli kontratlar yapılabilecek, hem de yıl içerisindeki talep artışlarını karşılayabilmek, dengesizliği karşılayabilmek için de spot piyasadan doğal gaz alımını yapacağız. Boru gazından spot piyasası da artık yavaş yavaş işlemeye başladı. Şimdi önümüzdeki hedeflerden birisi uzun dönemli, vadeli dediğimiz doğal gaz piyasasını işler hale getirebilmek. Elektrik tarafında benzer bir yapı var. Orada bir, iki adım daha önde gidiyoruz. Doğal gazda tahmin ediyorum 1-1,5 yıl içerisinde vadeli piyasaya geçmiş olabiliriz. Burada yazılımla alakalı birtakım çalışmalar var. Bunlar biraz zaman tüketen işler. Bunların hepsini EPİAŞ bünyesinde yapıyoruz. Orada da ciddi bir tecrübe ve birikim de oluştu. Derinliği artırmamız lazım. Elektrikte aslında gün içi, gün öncesi piyasalarda baktığımızda tatminkâr bir derinliğimiz var. Doğal gazda da benzer bir yapıya geçtiğimiz zaman piyasada öngörülebilir bir yapıya da kavuşmuş olacağız. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Özellikle toptan satış yapan oyuncular, keza tüketimi, volümü yüksek olan tüketiciler -elektrik santralleri, sanayiciler gibi- uzun dönemli öngörü bilgisine kavuşmak onların orta-uzun dönemli üretim planlamasını, hizmet planlamasını yapabilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Onlara bir yerde projeksiyon sunmuş olacağız.”

Vadeli elektrik piyasası üzerine konuşan Bakan Dönmez, 1 Haziran’da başlayacaklarını, ayrıca geçtiğimiz hafta deneme-test çalışmalarının da başladığını anımsattı. Dönmez, önce sanal ortamda yapılan bu çalışmalar, oradan elde edilecek veriler ışığında düzeltmeler varsa yapılacağını belirtti. Dönmez, hedeflerinin Haziran ayı içerisinde vadeli elektrik piyasasını da işletmeye almak olduğunu söyledi.

Yenilenebilir enerji kaynak garanti belgesi yönetmenliği üzerine konuşan Bakan Dönmez,” Geçtiğimiz yıl onun benzeri bir uygulamasını başlattık. Yeşil Tarife, kısa adıyla YETA dedik. Şimdi YEK-G belgesi ile kaynaktan tüketime kadar tüm üretim tedarik zincirini belgelendirmiş olacağız. Bunun faydası şu: Özellikle, son yıllarda Avrupa Birliği Green Deal, yani Yeşil Mutabakat kapsamı altında Avrupa Birliği’ne ithal edilecek ürünlerde temiz enerji kaynaklarına dayalı üretim yapılmış mı, yapılmamış mı bunu uygulamaya sokmayı planlıyor. Belki sınırda karbon vergisi gibi bir uygulamaya da geçecek. Biz de bu kapsamda Ticaret Bakanlığımızla da görüştük. İhracatçılarımızı bu anlamda rahatlatabilmek, yani gereksiz bir vergiyle karşılaşmamaları için, onlar bu bahsettiğimiz YETA’lardan YEK-G belgesini alarak Avrupa Birliği’ne ihraç edecekleri ürünlerde ekstra bir vergiyle karşı karşıya kalmayacaklar. Bu yöndeki çalışmaları yapıyoruz. İnşallah onu da Haziran ayı içerisinde devreye alacağız” dedi.

Offshore rüzgar enerjisi santralleri hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Dönmez,” YEKA offshore’la ilgili olarak Geçtiğimiz yıllarda üç aday bölge belirlemiştik. Fakat uygun teklifler gelmedi. Biraz şuna bağlıyorum. Özellikle offshore’daki rüzgâr yatırım maliyetleri karaya göre hala bir miktar daha yüksek. Tabii kapasite de daha yüksek. Karada 4-5 megavatlık bir türbin 4-5 megavat elektrik üretebilirken, denizde 10 ve üzeri, 10 megavat ve 12 megavatlık rüzgâr türbinleri denenmeye başladı. Burada fiyat ve teknoloji, maliyet ve teknoloji optimizasyonu eğer makul seviyelerde yakalanabilirse, ben bu projelerin hayata geçeceğine inanıyorum. Burada gelişmeleri izlememiz lazım” ifadelerine yer verdi.

Türkiye’de LNG fiyatlarında düşüş konusu hakkında Türkiye’nin kontratlarının büyük bir kısmının uzun vadeli kontratlar olduğunu belirterek,” Gerek boru hatları üzerinden yapmış olduğumuz kontratlar, gerekse LNG tedarikinde yapmış olduğumuz kontratlar- ki onların oynaklığı çok fazla değil- oil index dediğimiz petrole dayalı olarak gelişiyor. Petrol fiyatları yükseldikçe bir süre sonra -ki aşağı yukarı 6 ila 9 ay arasında değişiyor- doğal gaz fiyatlarına yansıyor. Piyasada konuşulan spot LNG fiyatları, yıllardır da böyle. Yazın bu fiyatlar düşer, kışın pik zamanlarda da fiyatlar artar. Özellikle Japonya başta olmak üzere yoğun LNG talebinin olduğu, yaşandığı bölgelerden kaynaklı talep artışı oldu. Arzın da bunu karşılama oranları belli bir seviyenin üstüne çıkamadığı için LNG fiyatları bir miktar arttı. Biz bundan etkilendik mi? Hayır, etkilenmedik. Sebebi de, bizim uzun dönemli kontrata bağlı tedarik sözleşmelerimiz söz konusuydu. Bizim açımızdan avantajlı bir durum. Biz de yazın özellikle LNG fiyatlarında cazip fiyatlar yakalarsak yazdan sisteme alıyoruz, onları depoluyoruz. Bizim biraz daha bu konuda LNG piyasasını hareketlendirmemiz gerekir. Onun için de Tuz Gölü’ndeki ve Silivri’deki yer altı depolarının süratle tamamlanması lazım. Yazdan aldığınız o LNG’yi terminalde tutamazsanız mecburen o an tüketmeniz gerekir. Boru hatlarıyla ya da depolarda onu saklamanız gerekir. 2023’te inşallah bu iki deponun da yapımı tamamlanacak” şeklinde konuştu.

Nükleer enerji konusuna da değinilen televizyon programında konuşan Bakan Dönmez,” Nükleerde de gayet güzel gelişmeler var. Birinci ünitede bayağı bir ilerledik. Reaktör kabı, kor tutucu geldi. Dört adet buhar tribünü sahaya indi. İkinci üniteye ilişkinde temel atma çalışmaları bitti. Hazırlık seviyesi bitti. Orası da aşağı yukarı bir 5-6 ay geriden geliyor. Zaten bizim planlamamızda da 2023 yılında ilk üniteyi devreye almak. Takip eden yıllarda da birer yıl arayla diğer üniteleri de devreye almak. Toplamda dört ünite olacak. Üçüncü ünitenin inşaat lisansını da aldılar. Dördüncü ünitenin inşaat lisansına da başvuru yaptılar. Birer yıl faz farkıyla devam ediyor bu çalışmalar. İnşallah büyük bir aksilik olmazsa 2023 yılında, Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında Türkiye 60 yıllık hayalini kurduğu nükleer teknolojiye geçmiş olacak” dedi.

Manisa’da enerji tesisleri açılışı ve toplam kurulu güç üzerine konuşan Bakan Dönmez,” Geçtiğimiz Cumartesi günü biri yerli kömür, üçü jeotermal santral olmak üzere yaklaşık 594,5 megavatlık dört santrali işletmeye aldık. Geçtiğimiz yıl 4900 megavat bir kurulu güç ilave ettik sisteme ve bunun da neredeyse tamamı, yani yüzde 98’i yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı. Geçtiğimiz hafta işletmeye aldığımız santrallerle yıllık yaklaşık 180 milyon dolarlık gaz ithalatını azaltmış olduk. Bu santralleri ithal kömürle ya da doğalgazla çalıştırıyor olsaydık her yıl bu kadar bir bedeli yurt dışına ödeyecektik. Biz o açıdan daha çok yerli, daha çok yenilenebilir ifadesini sıkça kullanıyoruz. Sebebi de her 1 puanlık yerlileştirme Türkiye’ye 100 milyon dolar civarında bir kaynak bırakıyor. Yurt dışına ödeyeceğimiz rakamı Türkiye’de tutmuş oluyoruz. Türkiye’deki işçi, mühendis ve tedarik hizmetlerinde çalışan birçok yan sektör de bu işten istifade etmiş oluyor. İnşallah bundan sonra da yine açılışlarımız devam edecek. O kadar çok santral var ki onları açmak için de bir program yapmak gerekiyor. Yıl sonunu yaklaşık 96 bin megavat kurulu güçle de tamamlamış olduk. Öyle tahmin ediyorum bu sene inşallah 100 bin megavatın üstüne çıkarız, işletmeye alacağımız santrallerle birlikte” değerlendirmesinde bulundu.

Lityum üretim tesisi üzerine sorulan soruyu cevaplayan Bakan Dönmez,” Geçtiğimiz yılın son ayında Eskişehir’de bulunan Eti Maden Kırka Tesislerinde Türkiye’nin ilk lityum karbonat üretim tesisini devreye aldık. Yıllık üretim ilk etapta 10 ton olarak planlandı ama çok kısa süre içerisinde inşallah 600 tona çıkartacağız. Biz yıllık yaklaşık 1000-1200 ton civarında lityum türevlerini ithal ediyoruz. Bunun yarısını ithal etmemiş olacağız. Bu sadece Eskişehir Kırka’daki tesislerimizden elde ettiğimiz miktar. Kütahya Emet’te, Balıkesir Bigadiç’te de bor madeninden bor ve türevlerini üretiyoruz. Oralarda da bu tesisleri çoğalttığımızda belki de ihtiyacımızın tamamını kendi kaynaklarımızdan karşılayabilir hale geleceğiz.

Lityum çok bulunan bir madde değil maden türleri arasında baktığımızda nadir bulunan elementlerden birisi. Özellikle son yıllarda mobilite arttıkça elektriği depolama araçları da ciddi anlamda teknolojik bir gelişmeye tabi tutuldu. Lityum da yeniden doldurulabilir özelliğiyle rağbet gören maddelerden birisi.

Günlük kullandığımız telefonlardan akıllı cihazlara, özellikle de son yıllarda elektrikli otomobillere kadar çok daha fazla gündeme geldi. Menzilin artmasını istiyor herkes. Bunun için de tabi küçük hacimlerde daha fazla elektriğin depolanması gerekiyor. Lityum da bu konuda görece diğer maddelere göre daha pozitif yönde ayrışıyor. İnşallah belki de ilk yerli otomobilde de kullanılacak pilde de biz kendi yerli lityumumuzu kullanmış olacağız. Bu yönde bir hedefimiz var. Batarya sanayi, teknolojisi farklı ilerliyor. Eti Maden orada bataryada kullanılan ham maddeyi üretmiş olacak ama bunun için başka maddeler de kullanacak. Batarya fiziksel olarak klasik anlamda hani herkesin gördüğü pil gibi gözükse de otomobilde biraz daha fazla teknolojik yönleri öne çıkan bir konu. Onun yazılımının da yapılması da gerekiyor. Otomobille entegre çalışması gerekiyor. Bu konularda da zaten TOBB’da bir çalışma grubu da var. İnşallah onlarla bunu yapacağız. Lityumun baktığımızda dünyada da aşağı yukarı yüzde 60-65’i elektrik depolanması için bataryalarda kullanıldığını biliyoruz. Ama seramik ve cam sanayinde de lityum türevleri kullanılabiliyor. Biz artık sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda bunları tedarik etmiş olacağız” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin altın üretiminin geçtiğimiz yıl 42 ton üretimle Türkiye tarihinin rekorunu kırdığını hatırlatan Bakan Dönmez,” 2000’li yıllara gittiğimizde bu rakam neredeyse yok denecek kadar azdı. Kilogramla ifade edebileceğimiz bir üretimimiz söz konusuydu. Ama son 15-20 yılda yapılan yatırımlarla Türkiye’de altın üretimi sıfırdan buraya geldi. 2019’da rakam 38 tondu. 2018’e gittiğimizde bu rakam 30 tonun da altındaydı 25-26 tonlar civarında seyrediyordu. Sürekli özetle son yıllarda istikrarlı bir üretim artışı söz konusu. Sektörle de zaman zaman bir araya geliyoruz. Onlar da şu anda planlamalarını yapıyorlar. Bugün şunu söyleyebiliriz: 2021’deki üretimimiz 2020’den daha fazla olacak. Bu demektir ki en az 42 ton olacak. İnşallah 45-50 tonlara doğru gideriz. Asıl hedefimiz 5 yıl içerisinde üretimi 100 tona ve üzerine çıkartmak. Dünyada 100 ton ve üzerinde üretim yapan 8-10 ülke var. O sınıfa girecek şekilde hazırlıklarımızı yapıyoruz. Niçin? Çünkü altın ithalatımız çok fazla. Geçtiğimiz yıl neredeyse 200 tonun üzerinde bir altın ithalatı oldu ve 25 milyar dolara yakın bir bedel ödendi. Bunlar tabi hepsi kuyum sektöründe, kuyumculuk sektöründe kullanılıyor. Değerleme aracı olarak da kullanılıyor. İnsanımız da altını seviyor. Takı sektöründe, kuyumculuk sektöründe de kullanılıyor. Altını işliyoruz tekrar ihraç edebiliyoruz. O alanda da aslında ciddi bir birikimimiz söz konusu. Biz ilk etapta ithalatı azaltabilmek için bu gelişmeyi, büyümeyi sağlamamız gerekiyor ki cari açığa bu anlamda negatif katkımız olmasın” ifadelerine yer verdi.

Genel enerji politakaları üzerine konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez şunları kaydetti: “Birincil enerji kaynakları açısından baktığımızda enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz maalesef. Birçok ülkede böyle. Elektrik üretimi açısından baktığımızda ise orada da rakamlar yüzde 70’ler civarındaydı bağımlılık, şimdi bayağı azaldı. Şu anda biz neredeyse yüzde 40’lara kadar düşürdük elektrik üretiminde dışa bağımlılığı. Hedefimiz elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynakların payını yüzde 65’lerin üzerine çıkartmak. Karadeniz’de keşfetmiş olduğumuz gazı sisteme dâhil ettiğimizde tahmin ediyorum dışa bağımlılığımız artık yüzde 50’lerin altına inmiş olacak. Dünyada özellikle yenilenebilir konusunda son 15-20 yıldır ciddi bir motivasyon vardı ve devletler bu alanı sürekli desteklediler, teşvik ettiler ve sıfırdan bugüne geldi. Türkiye’ye de baktığımızda yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok ciddi gelişmeler oldu. Orada yine adımlarımız, atılımlarımız devam edecek. Gerek YEKA ihaleleriyle, gerekse eski usuldeki YEKDEM ihaleleri kapsamında bunların hepsini planlıyoruz. Kısaca daha çok yerli, daha çok yenilenebilir diyeceğiz. Bağımsız enerji güçlü Türkiye’nin en büyük anahtarıdır diyoruz. O açıdan Bakanlığımıza, sektörde çalışan paydaşlarımıza büyük bir sorumluluk düşüyor. İnşallah el birliğiyle bu hedeflerimizi birer birer tutturacağız.”