"Daha güçlü bir Türk denizciliği'ne ses soluk olmak için çabalıyoruz"

"Daha güçlü bir Türk denizciliği'ne ses soluk olmak için çabalıyoruz"

“Deniz Ticaret Filomuzun yenilenmesi ne kadar zaruri ise yönetimlerin değişimi o kadar zaruridir!” diyen Angora Denizcilik Kurucusu Kaptan Hakan Çendik seçim sürecini değerlendirdi.

adscode

Yaşlı koster filomuzun yenilenme ihtiyacının ne derece zaruri olduğu uzun zamandır sektörün gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuda enine boyuna yapılan araştırmalar, en nihayetinde olumlu yönde seyreden bir sonuca doğru ilerlemekte. Bu gelişmeyi Türk denizciliği adına sevindirici görmemek imkansız. Son yıllarda hepimiz bir ağızdan “Daha güçlü bir Türk denizciliği”ne ses soluk olmak için çabalıyoruz, Ancak ne kadar çabalarsak çabalayalım bu arzu için tepeden tırnağa kadar yüzde yüz performansla çalıştığımız söylenemez.  KOSDER’in yıllar önce başlattığı proje çalışmalarına DTO’nun sıfırdan aynı projeyi çalışmasını manidar buluyorum. Birbirini tamamlayan değil birbirinden habersiz, irtibatsız her çalışma emek ve zaman kaybıdır.

Sektörün yenilik arzusu temeli karşılanamayan beklentiler

Bu yüzden olsa gerek Türk denizcilerinin dile getirdiği bir mevzu daha var. O da DTO yönetiminin yenilenme zamanın çoktan gelip geçtiği. Bu konuda kuşkusuz yüzde yüz bir genelleme yapılamaz fakat yenilik isteyen  kesimin hiç de azımsanamayacak seviyelerde olduğunu ifade etmek yanlış değil, bilakis doğru bir tespit olacaktır. Sektörün yenilik arzusunun temelinde, hafızalarımıza kazınan hep aynı isimlerden oluşan mevcut yönetim kadrosunun sektör beklentilerini karşılamadaki yetersizliği ilk faktörlerden bir tanesi.  

Mevcut yönetim bir dönemi daha omuzlayamaz

Gelin mevcut görünümü şöyle bir değerlendirelim. DTO Başkanı Metin Kalkavan Bey’in iyi eğitimi ve tecrübesine karşın değişmeyen “statüko” ekibi söz konusu. Bu da Metin Kalkavan Bey’in en büyük handikabı olacak gibi görünüyor. Ekibin büyük çoğunluğunda aleni görünen ve hissedilen metal yorgunluğu mental yorgunluğu getirmiştir, Bu sebeple bir dönemi daha omuzlayamayacaklarını hissettiriyor. Sessiz çoğunluğun oluşturduğu seçmen kitlesi sektör sorunlarının çözümsüzlüğünü bu “statüko”ya bağlamaktadır.

Hepimiz biliyoruz ki denizcilik zor bir meslek. Yıpratıyor insanı. Bir yandan yorarken bedeni diğer yandan da sabrı tüketiyor. Bu sebeple mevcut yönetimde bu yansımaları görmek normal aslında. Normal olmayan durum, sektörün beklediği değişim arzusunu kendilerinin görmezden gelmeleri ve doğal karşılamamaları. Mevzuyu kişiselleştirmeleri, ne başkan koltuğu boş kalacaktır ne de yönetim kademeleri. Makbul olan da boş kalmasın diye doldurmak değil, enerjisiyle, öngörüsüyle, azmiyle o makamların doldurulmasıdır.

Genç ve dinamik kadronun gücünden geleceğimiz için faydalanmalıyız

Şöyle bir geçmişe bakarsak göreceğimiz gerçek, DTO yönetiminin ve meslek komitelerinin “ağır abiler”le donatılmış olduğudur. Seçimle mi geldiler sorusunun cevabı olsa olsa “bir nevi atama yöntemi” olacaktır. Bugün tabii ki böyle bir durumun varlığından söz etmiyoruz. Zaten etmiyor olmamız bir lütuf değil.  En baştan olması gerekende buydu. İyi eğitimli, genç ve dinamik kadronun “statüko”ya kıyasla çok daha başarılı olacağı gün gibi ortadadır. Açıkçası iyi eğitim alan, kendini geliştirmiş, STK’larda deneyim geçirmiş genç denizciler tecrübe olarak yılları devirmemiş olsa bile enerjisi ve dinamikliği ile bu eksiği çok güzel kapatacak kişilerin, DTO’ya çok daha başarılı bir gelecek yolu çizeceklerine inanıyorum.

Adaletin olmadığı hiçbir seçim gerçek bir seçim değildir

Değinmeden bitirmek istemediğim bir mevzu daha var. O da meslek komiteleri. Meslek komitelerinin nasıl dizayn edildiğine şöyle bir bakarsak ilk göreceğimiz gerçek, mevcut gücün kaybedilmemesi adına yapılan hamleleri göreceğiz. Yakın akraba ve dostların kontrolündeki firmaları, aday olan kişilerin şirketlerini belli komitelerde toplamak, ne kadar etik bir davranış olabilir ki! Haksız rekabetle kazanılan hiçbir seçim, gerçek anlamda bir seçim değildir. Şayet biz daha dürüst bir seçim ortamı bile yaratamıyorsak ve bunu arzu etmiyorsak, DTO’yu ne derece dürüst ve eşit yönetebiliriz ki! Son olarak, bilmem ne kadar farkındasınız ama son birkaç yönetmelikte ne bir STK’dan ne de DTO’dan görüş dahi alınmaması sizce normal midir?  Ortak akıl gereği, sektörün tüm unsurları çözümün bir parçası olmalı.

Sadece şikayet eden değil, sorunları çözüm önerileriyle sunan yapılanma ile idareye katkı sağlamalıdır. 

Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsak, yelkenlerimizi değiştirmeliyiz!!!

Kaynak: 7Deniz