KONTEYNER KRİZİNİN MART 2022 SÜRECİ

KONTEYNER KRİZİNİN MART 2022 SÜRECİ

Lojistik altyapının güçlü ve modern olmasının önemi, insanların yerleşik hayata geçmesinden bu yana hiç azalmadan devam ediyor.

Tarihin her döneminde lojistik imkân ve kabiliyeti yüksek olan medeniyetler hamle üstünlüğünü elinde bulundurmuştur. Kazanılan ve kaybedilen önemli savaşlarda lojistik anlayış belirleyici olmuştur. Ek olarak, ticari açıdan gelişen ve refahı yakalan toplumlar ilk çağlardan bu yana lojistik altyapıları olan medeniyetlerdir. Bu durumları anlatan örnekler sayısız; Anadolulu süper güç Hititlerden, Roma’ya; merkantilist dönemin ve günümüzün güçlü ekonomilerinden Hollanda ve İngiltere’den, modern dünyanın yeni süper gücü Çin’e dek birçok medeniyet sayabiliriz. Yazının devamında OBOR’a (one belt one road – bir kuşak bir yol projesi) değineceğiz ve Çin’in lojistik altyapı girişimlerinden ve bu girişimlerin ne anlama geldiğinden bahsedeceğiz. Tarihe yön veren önemli savaşlarda lojistiği hatırlamak gerekirse, Pers hükümdarı Darius’u kendi ülkesinin topraklarında yenen Büyük İskender’i ve Amerikan iç savaşında demiryollarını mümkün olan en etkin şekilde kullanan Kuzey’i bir çırpıda sayabiliriz. Lojistik üstünlük belirleyicidir.

Lojistik, temel olarak bir süreç yönetimidir. Bu süreçte ihtiyaçlarınızı belirler ve tedarik edersiniz. Bu süreç yönetiminin modern insan için doğum anını hatırlayarak bizler için ne anlam ifade ettiğini daha kolay anlayabiliriz. Tarihi gelişim süreci içerisinde an gelecek ve avcı-toplayıcı insan grupları tarımı keşfedecek, toprağı ekip biçmeye ve kendi gıdasını yetiştirmeye, yani kontrol etmeye başlayacaktır. Yaklaşık 2,5 milyon yıl süren yiyecek bulmak için daimi olarak hareket halinde olma zorunluluğu yerini, tarım için toprağına bağlanmaya ve yerleşik düzene geçmeye bırakacaktır. Toprağa yerleşmek beraberinde hayvancılığı da getirecektir. İnsan topluluklarıyla birlikte, büyük-küçükbaş ve kümes hayvanları da yerleşik olarak yaşamaya başlayacaktır. Bu insanlık tarihindeki en köklü değişimdir.

Bugün bildiğimiz anlamda tarım ve hayvancılık başladığında hemen ciddi bir sorun baş gösterecektir; üretilen gıdaların kısa ömürlülüğü. Gıdalar bozulmaktadır, bu nedenle hızla tüketilmelidir. Bu durumu aşmak için tuzun koruyucu özelliği keşfedilir. Bu keşfin insanlık tarihinin en çığır açan keşiflerinden birisi olduğu bilinmelidir. 1 Bu noktadan sonra lojistiğin nasıl devreye girmeye başladığına bakalım.

İnsanlık tarihinin ilk stratejik minerali tuz, ilk çağların petrolüdür adeta. Öyle ya, tuza sahip olan ya da tuzu en etkin şekilde tedarik eden topluluklar hızlı şekilde gelişmeye başlar. Zira artık gıdayı koruyabiliyorlar ve stoklayabiliyorlardır. Milyonlarca yıllık evrimin neticesinde gelinen bu durum insanoğluna modern anlamda tedarik zinciri yönetim sürecini, bir başka deyişle lojistiği başlatan evre olacaktır. Zaman içerisinde tuzu yerleşim yerlerine tedarik etmek için yollar inşa edilmeye başlanır.

Romalılar, kendilerine uzun süreli dünya hâkimiyeti sağlayan yol inşa etme çalışmalarını, tuz tedariki için başlatmışlardır. Böylelikle geçmiş dönemin belki de ilk stratejik ürünü olan tuzun kullanılmaya başlanması insanoğlunu lojistik süreç yönetimine itmiş oldu. Bu yöneliş, en temel ihtiyaç olan beslenmenin sürdürülebilir olması kadar, rakip topluluğa üstünlük kurmak, bölgesel ve hatta küresel hâkimiyet konusunda da insanoğluna hatırı sayılır imkânlar sunar.

OBOR, G7 ve Türkiye

Bu perspektif günümüzde de aynı şekliyle ve epeyce hızlanmış olarak devam ediyor. Bunun önemli ve son emarelerinden birisini, Haziran 2021’de İngiltere’de düzenlenen G7 zirvesi sonucuna baktığımızda görüyoruz. 14.06.2021’de yayınlanan sonuç bildirgesinde yer aldığı üzere, Çin’in büyük lojistik altyapı hamlesine cevaben gelişmekte olan ülkelere altyapı ve enerji projeleri sunulmasına karar verildi. Bu kararın nasıl ve ne zaman uygulanacağı ve küresel tedarik zincirini nasıl şekillendirebileceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bu önemli gelişmeler arasında ülkemizde gözler yakında yayınlanması beklenen Ulaştırma Bakanlığı Ulusal Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı hazırlık çalışmalarına döndü. Ben şahsen bu planda G7 bildirgesinin bu altyapı hamlesine atıf ve cevap bekliyorum. Madem G7’nin böyle ciddi bir önceliği var, OBOR’da bölgemiz için kritik bir noktada bulunan Pire limanına bir alternatif olarak Türkiye’nin adım atmaya hazır olduğunun gösterilmesi çok isabetli olacaktır. Çin’e ait olan bu limanı dengelemek hem Türkiye’nin hem de OBOR’a alternatif üretme arayışında olan G7’nin çıkarına olabilir. Hep söylediğimiz gibi, ana plan ve stratejiler önemlidir.

Lojistik pazarın artık kanıksamaya başladığı baş ağrısı konteyner krizine gelecek olursak, öncelikle şunu vurgulamak isterim: G7 zirvesinde bu kriz konuşulmadığına göre çözümsüz değildir! Zira bilindiği ve her yıl şahit olunduğu üzere, batı dünyasının hâkim ülkeleri bir meseleyi gündemlerine alırlarsa o mesele çözülmez. Bu durumu iklim değişikliği, karbon emisyonları, biyo çeşitlilik kaybı, küresel yoksulluk ve göç konularında yakından gözlemliyoruz. Konteyner krizi konuşulmuyorsa çözüm vardır ve yakındır.

Kördüğüm Olmuş Bir Ağ

Bu krizi artık daha iyi biliyor ve tanımlıyoruz. Gözümüzde ipten örülmüş bir ağ canlandıralım. Bu ağın merkez noktalarında kocaman düğümlerin oluştuğunu ve ağı büzdüğünü hayal edin. Düğümler o kadar büyük ve sıkı ki ağımızı işlevsiz hale getiriyorlar. Ağı kullanmak için bu düğümlerin çözülmesi gerekiyor. Ancak düğümler sımsıkı orada duruyor. Çözüm için zaman ve uğraşı gerekiyor. Ne var ki bu ağı bir şekilde kullanmaya devam etmeliyiz. İşte içinde bulunduğumuz durum bir parça da olsa bu ağa benziyor. Ağı kenara alıp, üzerinde çalışmak için zamanımız olsaydı her şey daha kolay olabilirdi. Ancak hep söylüyoruz ya, Covid-19 pandemisi dünya ticaretinde ve dolayısıyla küresel tedarik zincirindeki ana kırılganlıkların tam üzerine bastırdı. Kırılganlıkları daha da baskı altına aldı ve körükledi. Bu ağı öyle ya da böyle kullanmaya devam etmeliyiz. Düğümlerin çözümünü ağı kullanırken yani üzerinde yük varken yapmalıyız.

Maalesef ki ABD ve Çin’de oluşan ve oluşmaya devam eden düğümlerin çözümü zaman alacak. Küresel ekonominin felsefe savunucuları üretimi, sanayileşmesini tamamlayan ülkelerden ucuz iş gücünün olduğu ülkelere kaydırırken, ne tedarik zincirini, ne Çin’in nasıl hızla güçleneceğini ne de ticaret savaşlarını öngördü. Covid-19’u da öngörmedi ancak bunun için kimseyi suçlayamayız. Zira pandemi olmasaydı, çarklar ağır aksak da olsa dönmeye devam edecekti. En azından bir süre daha.

Elbette ki alternatif yollar her zaman mümkün. Elimizdeki ağın işlevi ciddi oranda aksıyor ancak bundan herkes şikâyetçi değil. İnsan vücudunda ana damarların tıkanmasıyla devreye giren ya da oluşan kılcal damarlar gibi farklı yollar oluşabiliyor ya da kuvvetleniyor. Konteyner krizinin tıkadığı bölgesel damarlara, koster taşımacılığı ciddi ve etkin bir alternatif olarak takviyede bulunuyor. Türkiye ve bölgesindeki sularda da bu gelişimi gözlemliyoruz. Nasıl 90lı yıllarda açık yükten konteyner taşımacılığına hızlı bir kayma yaşandıysa, belli ticari rotalarda ve belli yüklerde konteynerden açık yüklemeye dönüş hız kazanmış durumda. Gemi kiralarından, koster navlunlarındaki hareketliliğe dek bunu her aşamada görüyoruz.

Bu yazıda ya da tek oturumda bitirmek mümkün olmaz ancak bu durumun anlattığı çok şey var. Kısaca değinelim; ekonomi bir lobi ve ağ işi. Bunu yerele hapsetmek nasıl mümkün değilse sadece küresel bir anlayışla yürütmeye ve yönetmeye çalışmak da o denli mümkün olmayacaktır. Ek olarak, döne döne vurguluyoruz; lojistik yönetimi büyük bir iş. Ana planınız ve stratejileriniz önemli. Koster taşımacılığı bu yönetim ağının önemli bir oyuncusu. Ancak tüm büyük oyunlara benzer şekilde, lojistik de bir parça satranç oyunu gibidir. Elinizdeki oyuncuları iyi kullanmanız gerekir. Yerel gücünüzü iyi planlamalı ve kullanmalısınız. Gücünüzü iyi bilir ve kullanırsanız bir anlamı var. Aksi takdirde elinizdeki imkânların hiçbir önemi kalmaz. Yukarıda değindiğimiz Ulusal Lojistik Ana Planında elimizdeki imkânların tümüne değinilmeli ki bütünlüklü bir ana planımız var diyebilelim. Kısacası ana plan yaparken, bu planı hem küresel hem de yerel bir vizyonun etrafında konumlandırmak elzemdir. Koster taşımacılığına bu açıdan bakılmalı ve ne kadar önem arz eden bir alternatif olduğu atlanmamalıdır. Küresel ya da bölgesel oyuncu olmak öncelikle bastığın yere sağlam basmakla ilgilidir. Çin bunu gayet iyi biliyor ve uyguluyor. OBOR projesiyle Asya’ya sapasağlam bir adım basacak ve küresel amaçlarına yönelmesi için artık önünde bir engel kalmamış olacak.

Elimizde Ne Var?

Konteyner krizi ile ilgili elimizde ve önümüzde ne var? Buraya bakacak olursak; elimizde kör düğüm olmuş devasa limanlar, açıkta beklemek zorunda olan, kucağında binlerce TEU mal ve konteyner taşıyan gemiler ve 4 ila 5 kat yükselmiş konteyner navlunları var. Önümüzde ise belki de fırtına öncesi sessizlik var. Avrupa ve ABD bölgesinde, pandemiden dolayı nakdi devlet desteği alan ve birikimleri yüksek bir tüketici grubu Noel rallisine hazırlanıyor. Ağustos ve Eylül aylarında Noel yüklemeleri, üretim bölgesinden, yani Asya’dan başlayacak. Beklentiler bu sezon Noel tüketiminin tarihi zirvede olacağı yönünde. Bir başka deyişle bir kördüğümden diğerine akış ciddi anlamda hız kazanacak. Bu pencerenden baktığımızda konteyner krizi 2021 sonuna doğru kasvetli ve zorlu gelişimine devam edecek gibi duruyor. Noel rallisi yerini senelik Çin tatillerine bıraktıktan sonra Mart 2022 bizlere ne getirir, düzelme işaretleri gelmeye başlar mı, o zamana kadar kim ölür, kim kalır, bunu hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Yine de ben karamsar olmamayı önermek istiyorum. Konteyner krizi, hatta Covid-19 pandemisi bile öyle ya da böyle aşılacak sorunlar. Bunlar zaten birbirine bağlı. Özellikle pandemi sürecinde tünelin sonunda ışık görünmeye başladığında, konteyner krizi de sönümlenmeye dönecektir. Üstelik elimizde artık tuzdan başka bir sürü stratejik araç, ürün ve imkân var. Biz bu ağı tamir ederiz.

Esas meseleyi, çevremize şöyle bir dönüp baktığımızda görüyoruz. Müsilaj, tahrip edilen doğa, değişen iklim, yarı yarıya azalan yağışlar… Artık zaman, bu işin gerçek sorumlularından medet ummayı bırakıp aksiyon alma zamanı. Bu sorun için Mart 2022 bile geç olabilir. Bu yakıcı sorun ise bir başka yazının, hatta yazıların ve ortamın konusu.