2020 ve Sonrası Denizcilik Sektöründeki Değişimi Etkileyecek Faktörler ve Trendler
2020 ve Sonrası Denizcilik Sektöründeki Değişimi Etkileyecek Faktörler ve Trendler
Denizcilik sektörü 2020’den sonra emniyet, güvenlik, çevre ve verimli bir performansın sağlanması konularında gittikçe artış gösteren ihtiyaçlarla karşı karşıya kalacaktır. IMO’nun küresel sülfür limiti ve sera gazı emisyonlarınınazatılmasına ilişkin çalışmaları kapsamında teknolojik gelişmeler başta olmak üzere çevrenin korunmasına ilişkin çevresel verimlilik talepleri öne çıkmaktadır. Söz konusu talepler denizcilik sektöründe temel değişiklikler gerektirmektedir. Dünyada; nüfusun, ekonomik büyümenin, ekonomik faaliyet gösteren merkezlerin artmasına paralel olarak deniz taşımacılığına talep daha da artacak olup, söz konusu talepleri karşılamak için ticaretin yapısında değişiklikler olacaktır.
Yüksek büyüme oranına sahip ekonomiler dökme yük, tanker ve artan konteyner talebini karşılayacaktır. Kıyılarda yer alan mega şehirlerin artmasının bir sonucu olarak bölgesel yük ve yolcu taşımacılığına talebin artması nedeniyle kabotaj taşımacılığının artması beklenmektedir. Brezilya, Endonezya gibi gelişmekte olan ülkeler Çin gibi dünyanın önde gelen ekonomileri arasına girecektir. Gelişmekte olan ülkelerin limanlarına büyük gemilerin gelebilmesi için altyapının iyileştirilmesi ve gerekli yatırımların yapılması gerekmektedir. Kuzey-Güney ticaret hatlarının gelişmesi, taşımacılık kotasının arttığı Batı Asya ve Afrika limanları arasında çalışan konteyner taşımacılığı hatlarını etkileyebilir.Sektörün önümüzdeki on yıl içerisinde çevre konuları dışında başlıca gündemi Ar-Ge çalışmaları olacaktır. Gemilerin yaşam süresince teknik ve ekonomik performansı ile ilgili değerlendirmeler ve teknolojileri için model tabanlı teknikler kullanılacaktır. LNG, metanol yakıtlarla çalışan, çok fonksiyonlu,sevk sistemleri, pervane ve malzemeler açısından teknolojik üstünlüklere sahip düşük enerjili, otonom, insansız gemilerin geleceğin yeni gemi anlayışı olması beklenmektedir (DNV, 2016). 2020’ye kadar dünya filosunun çoğu e-navigasyon teknolojileri ile donatılacaktır. Önümüzdeki on yıl kuzey kutbu gemi trafği artacak olup, buz rotasının optimizasyonun yazılımı, buz çözmeye ilişkin kutup teknolojileri hızla gelişecektir.
Gemilerde enerji verimliliği
Yakıt fiyatlarının 2020’den sonra da yüksek olacağı tahmin edilmekte olup, enerji verimliliği olan gemilere talep artacaktır. Bu nedenle, sektör optimal enerji kullanımı ve güç sistemlerine odaklanacak olup, LNG gibi alternatif yakıtla çalışan ve hafif konstrüksiyona sahip enerji gemileri tasarlanacak, inşa edilecek ve işletilecektir. Bu kapsamda, Dünyanın yüzde yüz LNG ile çalışan ilk römorkörü Tuzla’daki Sanmar Tersanesi’nde inşa edilmiştir (www.marinedealnews.com). Sedef Tersanesi hem dizel hemde LNG ile çalışabilen çift feribotlar üretmektedir. Önümüzdeki dönemde yenilebilir enerji talebi oldukça artacak olup, söz konusu talep denizyolu taşımacılığında biyoyakıtın kullanılması da kapsayan yeni pazarlar yaratacaktır.LNG’ye alternatif bir deniz yakıtı olarak methanolün kullanılması gündeme gelmeye başlamıştır (Şişmanyazıcı, 2017). Ayrıca, açık deniz platformlarınının güç kaynaklarının altyapısını geliştirmek ve işletmek için buna uygun tasarlanmış gemilere gereksinim olacaktır.
Çevre dostu gemiler
Yeşil Gemi (GreenShip), çevreye duyarlı teknolojilerin kullanımındaki tüm faaliyetleri içine almakta olup, gaz emisyonlarını, çevreye sızan ağır metal/zararlı kirleticileri azaltmakta olup, bu gemilerde çevre dostu karina boya/kaplama, geri dönüşebilir malzemelerkullanılmaktadır. Yeşil Gemiler denizcilik endüstrisini temiz enerji kaynaklarının kullanımına yöneltmektedir (Alkan, 2012; Andersen, 2012). DNV, 2020’ye kadar 400-600 adet LNG ile çalışan gemilerin dolaşımda olacağını öngörmektedir (DNV, 2016). 2020’den sonra egzoz gazı devridaimi (exhaust gasrecirculation), egzoz gazı temizleyicileri (scrubber), katalitik indirgeme (catalytic reduction) gibi kirliliği azaltmaya yönelik teknolojilerin (abatement technologies) kullanılması çevre ile ilgili düzenlemelerin bazılarını yerine getirmektedir.
Otonom gemiler
Otonom gemilerin başlıca avantajları; geminin enerjiyi daha verimli kullanacak şekilde tasarlanması; gemi mürettebatlarına çevrelerinde olup biteni daha iyi kavrama imkanı tanıyarak gemilerin daha güvenli, kolay ve verimli işletilebilmesini sağlaması; yakıtın daha verimli kullanılması ve insan hatasını azaltmasıdır (www.rolls-royce.com). Rolls-Royce ile Google arasında İsveç’te Google Cloud Zirvesi’nde 3 Ekim 2017 tarihinde RollsRoyce’un otonom gemi projesi kapsamında bir sözleşme imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme ile Rolls-Royce, Google Cloud Makine Öğrenimi Motorunu kullanarak otonom gemilerin hayata geçmesini sağlayacak akıllı farkındalık sistemlerinin geliştirilmesini hedeflemektedir (www.denizticaretodasi.org.tr). Otonom gemiler konusunda çalışma yapan bir diğer ülke ise Norveç’dir. IMO otonom gemilere ilişkin çalışmalara 2018’de başlayacak olup, 2020 yılına kadar otonom gemiler için regülasyonları belirleyeceğini açıklamıştır (Yücel, 2017).
Denizcilik piyasalarının 2020 yılında enerji gemilerine talebi artacaktır. Kapasitesi artırılmış büyük pillerle çalışan elektrikli ve hibrid gemiler, gelecekte denizlerin hakimi olacaktır. Hibrid gemiler armatörlerin yakıt giderlerini düşürecek, daha güvenli ve düzenli bir yakıt sisteminin de sağlayacaktır (Güner, 2015). Mevcut durumda dolaşımda olan veya sipariş verilen 33 hibrid gemi olup, 2020 yılına kadar bu sayının 100’e ulaşması beklenmektedir. Türkiye'de elektrikli ve akülü sistemlerin beraber kullanıldığı yalnızca aküyle giden ve hibrit feribotlar yapılmakta olup, önümüzdeki yıllarda Türkiye'ye bu tür gemilerin daha fazla yapılması beklenmektedir (7deniz, 2017).
Çevreye ilişkin konular ve düzenlemeler
Gemilerden yayılan sera gazı emisyonları dünya toplamının %3.5-4’ü arasındadır. Yüksek yakıt maliyetleri gemi kaynaklı sera gazı salınımını azaltmak amacıyla başta MARPOL Ek VI’ya CO2 salınımını azaltmayı amaçlayan Enerji Verimliliği Dizayn İndeksi (EEDI) olmak üzere buna ilişkin düzenlemelerin yapılmasını hızlandırmıştır. Gemilerden Kaynaklı Kükürt (SOx) emisyonlarının azaltılarak, 01 Ocak 2020 tarihinden itibaren %0.5'e (5.000 ppm) düşürülecektir. IMO tarafından belirlenen istenen enerji verimliliği dizayn indeksi değerlerinin 2025 yılına kadar 3 fazda yaklaşık % 30 oranında düşürülmesi planlanmaktadır (Ergin, S., 2017). Klas kuruluşları arasında lider olan DNV, gemi yakıtlarında sülfür içeriğinin azaltılmasına ilişkin düzenlemeler çerçevesinde 2020’de pazardaki gemilerin %25’ine (15-20.000 gemi) scrubber tesis edilebileceği öngörmektedir. IMO ise 2020 yılına kadar 3.800 gemiye scrubber tesis edileceğini açıklamıştır (www.denizticaretodasi.org.tr). 2020’de yeni inşa edilecek gemilerde karbondioksit salınım miktarı%10-35 oranından daha az olacaktır(DNV, 2016; www.oecd.org).
Çevreye ilişkin konular ve düzenlemeler 2020 yılından sonra daha da önem kazanacaktır. Bu kapsamda öne çıkacak konular fosil yakıtların (kömür, petrol, doğal gaz gibi) yan ürünü olan“ Siyah Karbon (Black Carbon)”, gemilerin“biyolojik kirlenmesi(bio-fouling)”, “sualtı gürültüsü (underwaternoise)”dür.Deniz taşımacılığından kaynaklanan siyah karbon emisyonları küresel ısınmaya ve kutupların erimesine olumsuz yönde oldukça katkıda bulunmakta olup, bu konu IMO’nun gündemindedir. IMO, uzun süredir gündeminde yer alan biyolojik kirlenmeye ilişkin sistemlerle ilgili yasal düzenlemeler üzerinde çalışmakta ve uygulamaları etkili bir şekilde kontrol etmek için kılavuz kurallar geliştirmektedir (DTO, 2017). Ayrıca, IMO, yosun, midye gibi zararlı organiklerin gemi karinasına yapışması sonucu gemilerde meydana gelen biyolojik kirlenme) ile ilgili olarak BiofoulingGuidelines (Resolution MEPC.207(62)) çıkartmıştır (www.imo.org).
IMO, bir gemi ya da deniz taşıtının veya deniz canlısının hareketlerinin neden olduğu sualtı gürültüsüne ilişkin 2014 yılında bir rehber hazırlamıştır (IMO MEPC.1/Circ.833). Sualtı gürültüsü gelecekte daha da önem kazanacaktır. Ancak, gemi makinalarında, gövdesinde veya pervanelerinde gürültünün ölçülmesi teknik açıdan zor ve aynı zamanda maliyetlidir. Gelecekte denizcilik endüstrisinde risk bazlı düzenlemeler ağırlık kazanacak olup, bu da gemi tasarımında inovasyonun artmasına neden olacak ve özgün tasarım çözümlerden yararlanmayı sağlayacaktır.
İklim değişikliği 2020’den sonra sera gazı emisyonlarına ilişkin daha geniş kapsamlı ve katı düzenlemeler yapmayı gerektirmektedir. Önümüzdeki dönemde etkin maliyetle temiz denizcilik teknolojilerine talep artacaktır. İklim değişikliği gemi tasarımları ve operasyonları kadar kıyı endüstrisinide etkileyecek olup, 2020 ve sonrasının gündem konularından biri olacaktır. Daha yüksek dalga boyları ve kötü hava koşulları emniyet standartlarının daha geniş kapsamlı olmasını gerektirecektir.
2030 yılında denizcilik sektöründeki gelişmeler ve trendler
2030 yılında ise küresel liman ve denizciliğin geleceğini şekillendirecek başlıca trendler ve gelişmeler;
(a) küreselleşme, demografik büyüme ve doğal kaynakların kıtlığı:
(b) enerji iletimi ve biyo ekonomi;
(c) lojistikte dijitalleşme;
(d) 3 D baskı ile eklemeli üretim;
(e) güvenlik;
(f) bilgiye dayalı emek piyasası;
(g) lojistik zincirlerinin daha fazla entegrasyonu;
(h) taşımacılığın arttırılması;
(ı) sürdürülebilirlik.
Ekonomik güç 2030 yılında Batıdan Asya’ya kayacaktır. Asya’nın Dünya gayri safi yurtiçi hasılasındaki payının 2030’da %40’dan fazla olması beklenmektedir. Asya, dünya denizciliğinde egemen olacak olup, küresel ticaret rotalarının Asya’ya yönelmesi devam edecektir. Asya ve Afrika arasındaki limanlar doğru bir planlama yapılması durumunda Asya’lı yatırımcıların ilgi odağı olacak olup, bu limanların önemi daha da artacaktır. Afrika’dan doğal kaynakların akışı devam edecektir. Doğal kaynakların kıtlığının artması ticaret rotaları ve altyapı yatırımları ile uyumlu jeoekonomiyi gündeme getirecektir. İçsu taşımacılığı artacaktır. 3D baskı yöntemi ile imalatçılar deniz taşımacılığına gerek duymayacaktır. Limanlarda veri analizlerinin yapılması önem kazanacaktır. Hinterlandla bağlantı bir limanın en önemli değeri olacaktır. Liman otoritesinin rolü mülkiyet sahibi (landlord) olmaktan arz zinciri içerisinde aktif bir rol almaya doğru kayacaktır. Denizcilik ve lojistik şirketleri, terminal operatörleri daha fazla küreselleşecek olup, güçlü pazarlık gücü olan az sayıda oyuncu pazarı elinde tutacaktır. Arz zinciri içerisine özel sektör altyapı gereksinimlerini daha fazla karşılayacaktır. Önümüzdeki onbeş yıl içerisinde denizyolu, karayolu ve demiryolu taşımacılığı artacaktır (DNV; Deloitte, 2015).
Sonuç olarak, 2020 ve sonrası denizcilik sektöründeki değişimi etkileyecek başlıca faktörler enerji verimliliği, çevre dostu taşımacılık, yeşil gemi, yeşil liman ve bunlara ilişkin inovasyondur. Ülkemizin söz konusu gelişmelere ayak uydurabilmesi için bir an önce enerji verimliliği, yeşil gemi, yeşil liman ve inovasyon konularına ağırlık vermesinin ve hayata geçirmesinin hem çevreyi koruyacağı ve hemde küresel sektörde rekabet şansını arttıracağı düşünülmektedir. Denizcilik sektörünün geleceği yaşanabilir bir dünya için enerji verimliliğinin azami olduğu yeşil taşımacılık ve yeşil limanlar, temiz atmosfer ve temiz denizlerde şekillenecektir.
0 Yorum