Denizlerde Çin-ABD Ticaret Savaşları ve Koronavirüs

Denizlerde Çin-ABD Ticaret Savaşları ve Koronavirüs

Son birkaç aydır denizciliğin gündemi yeni sülfür regülasyonuyken bir anda işler tamamıyla değişerek
Korona virüsün ortaya çıkmasıyla çok ürkütücü bir hal almadı mı? Dünyanın gündemi hızla değişiyor.
Bazen biz de bu hıza zor yetişiyoruz. Donald Trump’ın 2018 yılında bir tweet’i ile demir-çelik vergileri bir
anda yüzde 50’ye çıkartılmış ve ticaret savaşları resmi olarak başlamıştı. Asıl amaç çok hızlı büyüyen Çin
ekonomisine bir dur demekti ve yaklaşık bir buçuk yıl gibi bir süre vergi artırımı devam etti. Aynı şekilde
Çin gibi Türkiye de bundan nasibini almıştı.
Gelelim Aralık 2019’daki gelişmelere. Denizcilik sektörü sülfür regülasyonuna nasıl uyum sağlayacağını
tartışırken, armatörler gemilerini Scrubber ile donatma telaşına düşmüş ve tersanelerde boş yer
bulamazken bir anda dünya yeni bir ticaret savaşı unsuru ile çalkalanmaya başladı: Koronavirüs. Çin’in 10
milyonluk popülasyona sahip Wuhan eyaletinde ortaya çıkan koronavirüsü bir süre tüm dünya izler
pozisyondaydı. Başta Çin ekonomisini ciddi olarak baltalayıcı bir etkisi var gibi görünse de bugünkü
geldiği noktada tüm dünyayı etkisi altına almış ve resmi olarak yaklaşık 130,000 kişiyi etkisi altına alarak,
111 ülkede etkisini göstermiş ve 4,718 kişinin ölümüne yol açmıştır [1].

Koronavirüs ve Deniz Ticareti
İnsan canına mal olan epidemi salgın hastalıklara aslında denizciler nispeten diğer sektörlere göre daha
aşina durumdadır. SARS, Kolera, Sarı Humma, Ebola vb. Virüsleri de zamanının populer salgın hastalıkları
olarak kayıtlara geçmiş, aşıları geliştirdikten sonra önlemler alınmasına ragmen her yıl yüzlerce insanın
ölümüne yol açmıştır ve hala devam etmektedir [2]. Teknik açıdan incelendiğinde normal bir grip etkisi
gösteren Koronavirüs diğer virüslerden farklı olarak çok hızlı yayılma özelliğine sahip olduğundan, dünya
denizciliği açısından da büyük bir tehdit olarak görülmeye başlanmıştır.
Dünya ticaretinde olduğu gibi Çin’den de dünyaya yapılan ihracatın en büyük kısmı deniz yoluyla
gerçekleşiyor. Koronavirüs ilk ortaya çıktığında ise hali hazırda Çin’e seyreden bazı kuruyük gemilerinin
armatörlerinin durumu riskli sınıfta öngörmesi nedeniyle destinasyonlarını virüsten etkilenmemiş bir Çin
limanına veya Çin dışında bir limana yönlendirilmesi konusunda talep ettiklerini gördük. Bu da hem yük
satıcısı hem de geminin kiracısı tarafından maddi anlamda zarar oluşturabilecek bir durum olarak yer
aldı. Fakat BIMCO tarafından gemi kira sözleşmeleri için hazırlanan Koronavirüs ve benzer salgın
hastalıklar durumunda rotasyon değişikliğini armatörün talep edebileceği ile ilgili gemi sahiplerini
koruyacak şekilde yeni bir madde de yayınlanmıştır [3]. Çin’de tersaneye giren bir kuruyük gemisinin de
Koronavirüs nedeniyle tersanede çalışacak işçi bulunamamasından dolayı günlerce tersanede
beklemesine sebep olarak, sonraki seferleri açısından ciddi maddi kayıplara yol açtığını da görmüştük.
Hatta Koronavirüsü fırsat bilen Çin Armatörler Birliği, IMO’ya bir yazı yazarak, ülkelerinin içinde
bulunduğu durumdan dolayı “Sülfür” regülasyonunu bir süre askıya almasını da talep etmişti. Diğer
yandan Maersk Line 2020 tahminlerinde, Koronavirüs nedeniyle Şubat ve Mart aylarının oldukça durgun
geçeceğini fakat işlerin bir anda değişerek hızlı bir şekilde yükselişe geçme ihtimalinin olduğunu duyurdu.
Karantina Prosedürleri ve Denizlerde Son Durum
BIMCO tarafından yayınlanan ve her dakika güncellenen CoVid-19 ülke listelerine göre Çin’de Shanghai
limanında operasyonlar devam ediyor fakat gemilere özel karantina prosedürleri uygulanarak gemi

insanlarına çıkış izinleri kısıtlanıyor. Hong Kong bölgesinde ise dışarıdan gelen tüm yabancı gemilere 14
gün karantina uygulanıyor. Çin’den sonra en fazla etkilenen ülkelerden birisi de Güney Kore olmuştur.
Kore Denizcilik Birliği, Koronavirüsün bu hızda yayılmasının ve çalışabilecek işçi bulunamaması nedeniyle
operasyonlarının durma ihtimalinin, Koreli üreticiler için bugüne kadar görülmemiş büyük bir kaosa yol
açacağını duyurmuştu. Kore hükümeti aynı zamanda Koronavirüsten en fazla etkilenen sektörlerinden
olan denizciliğe devlet fonlarını seferber edeceğini ilan etmişti. Fırsatçılık mıdır bilemeyiz fakat Koreli SM
Line şirketi ise Koronavirüs zararlarını azaltmak maksadıyla üst düzey yöneticilerinde maaş düşüşüne
gittiğini açıklamıştır.
İtalya’da da neredeyse ‘ülkeyi kapatmaya’ giden hızlı yayılım ve ölümler, tüm Avrupa’yı da etkisi altına
almaya başlamıştır. Çin dışındaki en fazla vakanın olduğu ülkeler Amerika, Avustralya, Filipinler, Hong
Kong, Japonya, Fransa, Tayvan, İran, Irak, İtalya ve Güney Kore olarak listelerde yer alıyor. Koronavirüs
salgınının yer aldığı ülkelerden Türk limanlarına uğrak yapacak gemiler için de hastalık tehdidi varsa en az
14 gün karantina süresi zorunlu tutulup geminin karantina gerekliliğini sağlamadan yanaşmasına izin
verilmeyeceği açıklandı. Buna ek olarak, Türk limanlarında kesinlikle yabancı personelin dışarı çıkışlarına
izin verilmediği bakanlık tarafından belirtildi. Bu noktada oluşabilecek değişiklikler için Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı Liman Başkanlıkları’nın, gemi sigorta kulüplerinin, International Chamber of Shipping
(ICS)’in ve BIMCO’nun güncel listelerinin takip edilmesini öneriyoruz.
Diğer yandan en son Royal Carribbean, Princess, MSC, Norwegian Cruise Line gibi çok büyük kruvaziyer
firmaları da seferlerini 30 ile 60 gün arasında askıya aldıklarını duyurdu. Deniz turizmi için de büyük bir
yıkım etkisi yaratan Koronavirüs, denizlerden, raylı sistemlere ve havayollarına kadar pek çok taşıma
alanında etkisini gösteriyor. Özellikle havayollarındaki ve uçuş rotasyonlarındaki yasaklamalar
düşünüldüğünde deniz ticaretinin yine en etkili ve bu durumda da en güvenli yol olduğunu ortaya
çıkartıyor. Şu an piyasalardaki panik havası nedeniyle bir durgunluk hakim olsa da önümüzdeki günlerde
hızlı olarak yükselişe geçerek yük hareketlerinde artış olacağı beklenmektedir. Kısaca Koronavirüs
denizcilik sektörü için kendi fırsatını doğuruyor olabilir.
Koronavirüs ve Dijitalleşme
Tüm ülkelerde Koronavirüs vakaları artarken ve pek çok karantina önlemleri alınmışken, çok uluslu
firmalar, denizcilik firmaları ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) dahil pek çok denizcilik otoritesi de
çalışanlarına evden çalışma talimatı verdi. Uzaktan bağlantı altyapılarının tamamlanması ve işletmelerin
dijital dönüşüme hazır olması bu süreci hızlandırıcı bir unsur olarak yer alıyor. Koronavirüs tedbirleri ve
uzaktan çalışma sistemi, Endüstri 4.0 kapsamında insansız gemiler ve otomasyon limanlarla ilgili
çalışmaları da hızlandırıcı bir etkide olabilir.

Dijital limanlar, dijital emniyet önlemleri

Çin’de testi yapılan ve Koronavirüs testi yapabilen robotik sistemler ileriki günlerde Amerika’da da
kullanıma alınıyor. Tüm bunlar, toplumun dijital çağa ayak uydurması için hızlandırılmış programın
içerisinde olduğu teorisini ortaya çıkartıyor. Uzaktan eğitimlere geçilmesi, iş toplantıları, konferansların
uzaktan bağlantılar ile gerçekleşmesi denizcilik alanında da bu sosyal etkilerin yeni bir çağ başlatacağının
habercisi olabilir. Denizciler olarak her gün ortaya çıkan yeni kural ve regülasyonlara aşinalığınız ve hızlı
adaptasyon sürecimiz düşünüldüğünde Koronavirüs’ün sosyal etkilerini azaltma ve dijital çağa dönüşüm
konularında sizce de 1-0 önde değil miyiz?
Zamanla göreceğiz. Cesur olalım fakat denizciler olarak “Önce Emniyet” felsefesini asla göz ardı
etmeyelim. Pruvanız neta, rüzgarınız hep sizden yana olsun!

Kaynaklar:
[1] Newyork Times (2020), [2] World Health Organization (2020), [3] BIMCO (2020), [4] UNCTAD (2020).