Diplomalar Aynı Eğitimler Farklı

Diplomalar Aynı Eğitimler Farklı

Ülkemizde denizcilik alanında eğitim-öğretim konusu ne yazık ki tam anlamıyla çözülemeyen temel sorunlardan biri olmuştur.

Denizcilik eğitim kurumlarında staj, yabancı dil, akademisyen yetersizliği, uygulama ve simülatör eğitim imkanlarının kısıtlı olması gibi birçok sorun halen aşılmaya çalışılmaktadır. Buradaki yazımda aslında çok da farkında olmadığımız üniversitelerin meslek yüksekokullarındaki denizcilik eğitimi sorunlarını dile getirmeye çalışacağım.  

Üniversitelerin 2 yıllık ön lisans eğitimi veren meslek yüksekokulları “nitelikli insan gücünü” sağlamak amacıyla genellikle üniversitelerin bulunduğu illere bağlı ilçelerde kurulmuştur. Denizcilik sektörü ile alakalı olarak da birçok alanda değişik üniversite meslek yüksekokullarında ön lisans programları açılmıştır. Başta Deniz ve Liman İşletmeciliği programı olmak üzere Deniz Ulaştırma İşletme, Marina ve Yat İşletmeciliği, Gemi Makineleri İşletmeciliği gibi tüm denizcilik programlarına 2020 ÖSYM verilerine göre 3.101 öğrenci yerleştirilmiştir.  Her yıl ortalama 2 bin civarında öğrenci denizcilikle alakalı programlardan mezun olup meslek hayatına atılmaktadır.  Fakat bu durum hiç de beklenildiği şekilde gerçekleşmemektedir. Üniversitelerin diğer meslek yüksekokullarındaki programlar gibi denizcilikle alakalı program mezunlarından büyük bir bölümü mezuniyet sonrası eğitim aldıkları alanlarda yeteri kadar iş imkânı bulamadıkları gerekçesiyle farklı sektörlere yönelmektedirler. Hatta bölüme yerleşen öğrenciler daha mezun olmadan kazandıkları programları yarıda bırakmakta veya bu programlara hiç başlamamaktadırlar. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasının önemli sebepleri bulunmaktadır.

Bu önemli sebeplerden biri; eğitim kurumları olan üniversitelerin öğrencilere vermiş olduğu eğitim ve öğretimin sektörün beklenti ve ihtiyaçlarına tam olarak karşılık verememesidir. Yeterli donanıma sahip olmadan mezun olan öğrencilerin iş hayatına atıldıkları dönemde bu eksiklikleri sektör içerisinde iş bulmalarını zorlaştırmaktadır. Nitelikli iş gücü, teknik eleman, ara eleman olarak meslek yüksekokullarında yetiştirilen öğrencilerin ön lisans eğitimleri boyunca sektörün ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine bağlı bir eğitim almış olmaları bahsettiğimiz sorunu ortadan kaldırabilecek önemli bir çözüm yoludur. Fakat üniversitelerin kendi akademik ve teknik alt yapılarına bağlı olarak belirledikleri eğitim müfredatları ile ne yazık ki istenilen bu sonuca ulaşılamamaktadır.

Üniversitelerin Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK) bağlı bulunması nedeniyle Türkçe, Matematik, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi gibi bazı dersler zorunlu olarak okutulmaktadır. Bunun dışında kalan dersler ve uygulama eğitimleri tamamen üniversite yönetimine bırakılmıştır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün yetkilendirdiği ön lisans programlarında STCW (Standards of Training Certification and Watchkeeping) asgari gerekliliklerinin sağlanması ile verilecek olan eğitim müfredatının büyük bir kısmı belirlenmiş olmaktadır. Ancak, yetkilendirilmesi yapılmamış diğer ön lisans programlarında eğitim müfredatı konusu karmaşık bir hal almış durumdadır. Bu durumu meslek yüksekokullarının denizcilikle alakalı bölümlerinden olan “Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı”nı ele alarak göstermeye çalışacağım. Ders müfredatı olarak üniversitelerden ikisi devlet ve diğer ikisi vakıf üniversitesi olmak üzere toplamda dört üniversite incelenmiştir. Bu üniversiteleri tercih ederken üniversitelerin “Deniz ve Liman İşletmeciliği” alanında ÖSYM tarafından en yüksek taban puan ile yerleştirme yapılmış devlet ve vakıf üniversiteleridir. Özellikle bu üniversiteler öğrenciler tarafından program olarak en çok tercih edilmiş olup yüzde 100’lük yerleşme oranlarına sahiptirler.

İncelediğimiz bu meslek yüksekokulları arasında sadece bir vakıf üniversitesinin meslek yüksekokulu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş olup diğer üç meslek yüksekokulunun yetkilendirilmesi bulunmamaktadır. Yetkilendirme sonucu olarak bu vakıf üniversitesinde ders müfredatı ağırlık olarak STCW gerekliliklerini sağlamaya yönelik oluşturulmuştur. Vakıf üniversitesinin Deniz ve Liman İşletmeciliği programından mezun olan bir öğrenci mezuniyeti ile beraber Sınırlı Vardiya Zabiti Eğitimi tamamlamış olmakta ve 18 adet STCW sertifikasına sahip olma hakkını kazanmaktadır.  Diğer üniversitelerde ise bu durum farklı denizcilik derslerinin yanında ilave olarak işletme ve sosyal alan ağırlıklı dersler içermektedir. Yetkilendirmeye sahip olan üniversitelerden mezun olan öğrenciler yetkilendirilmesi bulunmayan üniversitelerden mezun olan öğrencilere göre meslek hayatlarına önde başlamaktadırlar. Ülkemizde bulunan tüm üniversitelerde denizcilikle alakalı bölümler için asgari ders kriterlerinin belirlenip aynı bölümden mezun olan tüm öğrencilerin asgari eğitimleri almasının sağlanması gerekmektedir. Bu yolla eğitimde fırsat eşitliği tüm denizcilik programı öğrencilerine sağlanmış olacaktır.

Denizcilik alanında teorik eğitimin iki şekilde pratiğe dönüştürülmesi mümkündür. Bunlar uygulama ve simülatör laboratuvarları ile mesleki staj uygulamasıdır. Ülkemizdeki birkaç üniversite dışında geri kalan diğer üniversitelerde uygulama ve simülatör laboratuvar imkanları yoktur veya yetersizdir. Meslek yüksekokulları için üniversitelerin genel bütçelerinden ayırdığı maddi destek yok denecek kadar azdır. Sağlanan bu maddi desteklerle uygulama ve simülatör laboratuvarlarının yapılması ve öğrencilerin kullanımına sunulması neredeyse imkansızdır. Türkiye’nin değişik bölgelerinde bulunan meslek liseleri bile bu konuda üniversitelerin meslek yüksekokullarından çok daha iyi şartlara sahip bulunabilmektedirler. Staj konusunda; incelediğimiz üniversitelerden iki vakıf ve bir devlet üniversitelerinde öğrencilerin sektöre giriş yapacakları mesleki staj zorunlu tutulurken diğer devlet üniversitesinde zorunlu mesleki staj uygulaması bulunmamaktadır. Nitelikli iş gücünün oluşturulmasında, teorik olarak elde edilen bilginin sahada uygulanmasının ne kadar önemli bir husus olduğu aşikardır. Staj konusunda denizcilikle alakalı 4 yıllık lisans eğitimi veren fakültelerde sağlanan uygulamadaki benzerliğin meslek yüksekokullarında da sağlanması gerekmektedir.

Diğer bir önemli müfredat sorunu ise yabancı dil konusudur. Yabancı dil eğitimi sadece denizcilikle ilgili eğitim veren kurumların dışında tüm ülke eğitim sistemimizin de en büyük problemlerinden biridir. Yabancı dil konusu uluslararası bir sektör olan denizcilik alanı için en önemli hususlardan biridir. Sektördeki yönetici konumda bulunanların yanı sıra teknik ve ara kadro elemanların da yabancı dil alt yapısına sahip olması sektör işletmeleri için büyük avantajlar sağlamaktadır. Bir vakıf üniversitesi dışındaki diğer tüm üniversitelerde ne yazık ki zorunlu İngilizce hazırlık eğitimi bulunmamaktadır. Sadece birkaç üniversitede isteğe bağlı İngilizce hazırlık eğitimi yapılmakta olup öğrencilerin yıl kaybı nedeniyle bu hazırlık eğitimini de tercih etmedikleri bilinmektedir. Bunun yanı sıra ‘Mesleki İngilizce’ ya da ‘Denizcilik İngilizcesi’ de birkaç üniversite dışında eğitim müfredatlarında yer bulamamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl belirli meslek liselerinde başlattığı yabancı dil seferberliğinin meslek yüksekokullarında da uygulamaya konulması gerekmektedir.

Sonuç olarak, denizcilik programlarını içeren meslek yüksekokullarındaki eğitim müfredatı problemlerinin çözülmesi için tüm denizcilik paydaşlarının bir araya gelerek problemi birlikte ele alması gerekmektedir. Başta üniversite ve YÖK temsilcileri ve akademisyenleri olmak üzere denizcilik sektöründeki meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları (DTO, KOSDER, TÜRKLİM vb.) ile Denizcilik Genel Müdürlüğü temsilcilerinin bulunacağı bir çalıştay yapılması veya komisyon oluşturulması ile denizcilik programları bazında asgari ders standartlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu standartlar belirlenip ülkemizde bulunan tüm denizcilik programlarını da içine alacak şekilde uygulamaya konulmalıdır. Aynı programdan mezun olan öğrencilerin sahip olduğu diploma ile birlikte alacakları asgari eğitimlerde de benzerlik sağlanmalıdır. Asgari ders standartlarının belirlenmesi tamamlandıktan sonra üniversite yönetimi kendi akademik ve teknik altyapısına göre uygun olarak sosyal alanlardan farklı dersleri müfredata ekleyebilmelidir. Bu sayede üniversitelerin kendi öğrencileri için temel asgari eğitimin yanında farklı içeriklere sahip uygulamalı veya teorik eğitimler sağlanabilecektir.

Ülkemizde bulunmasıyla övündüğümüz genç nüfusun eğitim ve meslek problemlerinin çözümüne milli bir mesele olarak yaklaşılmalıdır. Sahip olduğumuz bu önemli potansiyeli değerlendirmemiz gerekmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi "Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.”

Kaynakça:

https://yokatlas.yok.gov.tr/netler.php
https://www.atam.gov.tr/duyurular/turk-gencligi