SAVUNMADA TEKNOLOJİ, 'SESSİZ VE DERİNDEN' DEVREYE GİRECEK

SAVUNMADA TEKNOLOJİ, 'SESSİZ VE DERİNDEN' DEVREYE GİRECEK

Yaşamımıza son dönemde giren 'derin teknoloji' kavramı, endüstriler içinde en çok sağlık ile birlikte savunma sanayiinin önünü açtı.

adscode

Derin teknoloji uygulamaları savunmada yerlilik oranını artırmaya odaklanan Türkiye için kritik önemde bulunuyor. Teknopark İstanbul’un odaklandığı konuların başında da derin teknoloji girişimleri geliyor. Merkezde yaşama geçirilen insansız kara araçlarından biyoteknoloji çözümlerine, uzay roketlerinden kurşunsuz radyasyon kalkanlarına kadar pek çok farklı proje derin teknoloji odağında gelişiyor.

Bilindiği gibi hayatımızın her alanının vazgeçilmez parçası haline gelen teknoloji ve internet kullanımının insanlar arasındaki iletişimi, bilgi paylaşımını ve karşılıklı etkileşimi artırarak günlük yaşantımızı büyük ölçüde değiştirdiği bir gerçek. Endüstrilerde de durum farklı değil. ‘Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0’ kavramları artık yakın gelecek değil, bugünün konusu haline geldi.

Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 kavramlarıyla birlikte yapay zekadan (Al), nesnelerin internetine (Iot), bulut teknolojilerinden, akıllı cihazlara, siber güvenlikten, otonom araçlara ve robotlara, sanal gerçeklikten 5G’ye, büyük veriden güçlendirilmiş Edge’ye, giyilebilir teknolojilerden, 'drone'lara kadar birçok yeni kavram, iş yaşamının geleceğini belirliyor. Tam bu dönüşüme ayak uydurmaya çalışırken Hintli yatırımcı ve girişimci Swati Chaturvedi tarafından 2014 yılında ortaya atılan “derin teknoloji” kavramı girdi hayatımıza. Derin teknoloji kavramı; mevcut teknolojilere göre önemli ilerlemeler sunan bilim ve mühendislik yeniliklerindeki keşifleri ifade ediyor. Genellikle patent ve diğer fikri mülkiyet biçimlerinin sahipliğiyle sonuçlanan derin teknoloji girişimleri; yıllarca süren araştırma ve laboratuvar testleri sonucu geliştirilen, genellikle piyasaya hazır olgunluğa erişmeleri uzun zaman alan ve geliştirilmesi, ölçeklenmesi önemli miktarda sermaye gerektiren oluşumlar olarak karşımıza çıkıyor. Yatırımlar yıllar içinde istikrarlı şekilde arttıkça ve dijital evrim hız kazandıkça derin teknoloji ekosistemi dünyanın her yerindeki varlığını güçlendirir oldu.

Türkiye’nin ilk ve tek derin teknoloji temalı kuluçka merkezi oldu

Tüm sektörlere çözümler üreten derin teknolojiler, özellikle sağlık ve savunma stratejilerinde yaptığı köklü değişimler gibi çığır açıcı etkilere de sahip. Bu yönleriyle 4. Sanayi Devrimi’nin de öncüsü konumunda olan bu teknolojiler, savunmada yerlilik oranını artırmaya odaklanan Türkiye için de kritik öneme sahip. Henüz yeni sayılabilecek bir kavram olmasına rağmen Teknopark İstanbul’un odaklandığı konuların başında ağırlıklı bir şekilde derin teknoloji girişimleri geliyor. Türkiye’nin ilk ve tek derin teknoloji temalı kuluçka merkezine sahip olan teknoparkta insansız kara araçlarından biyoteknoloji çözümlerine, uzay roketlerinden kurşunsuz radyasyon kalkanlarına kadar pek çok farklı proje girişimciler tarafından hayata geçiriliyor.

Kısa zaman önce derin teknoloji girişimciliği hakkında Türkiye’de yapılmış ilk çalışma olan “Derin Teknolojiye Derinlemesine Bakış” raporu kamuoyu ile paylaşıldı. Bu rapor kapsamında Türkiye’de halen faaliyetlerine devam eden bin 200 derin teknoloji girişiminin olduğu tespit edildi ve ihtiyaçlarının analiz edilmesi adına bir anket çalışması da gerçekleştirildi.

Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin yüzde 86,7’sinin yatırıma ulaşamadığı görüldü. Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin listesi oluşturulurken, Türk girişimciler tarafından yurt dışında kurulmuş 60 adet derin teknoloji girişimi tespit edildi. Türkiye’deki bin 200 aktif derin teknoloji girişiminin aldığı yatırım miktarının toplamı 126 milyon dolarken, yurt dışındaki 60 girişiminin aldığı yatırım miktarının toplamı 1,7 milyar dolar civarında. Yine rapor kapsamında 131 derin teknoloji girişimiyle yapılan anket sonucunda teknoloji girişimlerinin yüzde 79’unun kendi birikimlerini kullanarak finansman oluşturulduğu görülüyor. Devlet destekleri yüzde 61’lik oranla en fazla kullanılan ikinci finansman kaynağı. Yüzde 27’lik kısım ise girişimlerini ailelerinden ve arkadaşlarından aldıkları kaynaklarla finanse ediyor.

Kaynak: Dünya Gazetesi