TÜRKİYE'NİN TARİHİ DENİZ FENERLERİ

TÜRKİYE'NİN TARİHİ DENİZ FENERLERİ

Türkiye'nin Tarihi Denizi Fenerleri eserini Osman Öndeş anlattı.

Prof.İdris Bostan başkanlığında  Türkçe ve İngilizce olarak tamamiyle belgelere dayalı olarak  hazırlanmış kaynak bir eser. Böyle bir eser için kendilerine teşekkür ediyorum. Bu eser, denizcilik toplumu ötesinde olası her basın adresine de duyurulmalı. Deniz Fenerleri  için internette araştırma yapılırsa karşınıza nice renkler çıkıyor; Bir sayfada meraklılar şöyle tanımlamışlar; “Denizlerde seyreden deniz taşıtlarının bu denizlerin kayalık, adacık vb. tehlikeli noktalarında bulunmakta olan, geceleri ve sisli durumlarda gemilere yol gösteren, güçlü bir ışık kaynağına sahip kuleye "Deniz Feneri" adı verilmektedir.

"Dar boğazdan geçmek zorunda olan gemiler deniz feneri sayesinde geçerler."

"Bu sisli havada deniz feneri yoksa yol alamayız."

"Deniz feneri ışık vermediğinden birçok gemi karaya oturdu."

"Deniz feneri sayesinde kayalıklara çarpmaktan kurtulduk."

"Deniz fenerinin bulunduğu yerde bir adacık bulunuyor."

Şairler eserlerinde “Deniz Fenerleri” ni dizelemişler

Fazıl Hüsnü Dağlarca “Deniz Feneri”  başlıklı şiirinde şöyle diyor;

Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde

Bulutlar birleşir alaca düzlüklerde,
Çöker uzak limanlardan bir sis.
Bir sıkıntı başlar karanlığında kaderin,
Bildirir, yanınca yanınca,
Ömrün neresindesiniz, aşkın neresindesiniz?

Yüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
Bırak anılar gitsin biraz daha geri.
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,
Düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
Hep bu benekte bu deniz feneri.

Alman denizler ressamı (Marine Painter) Michael Zene Diemer ( 1867- 1939) ‘in (*) Ahırkapı Feneri yağlıboya tablosu  bu makalemin  tek resmi olmakta. Muhteşem bir tablo. Londra’da Sotheby Müzayede’de 1 Milyon TL. üzerinde  bir değerle satılmış.

Michael Zene Diemer’in yağlıboya “Ahırkapı Deniz Feneri” tablosu’yla resmettiği Ahırkapı Feneri’ni Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü 2020 yılında  restore ettirmiş. Haberde şöyle  denilmekte; “Osmanlı’nın İstanbul’da inşa ettiği ilk fener olarak kabul edilen, 163 yıllık Ahırkapı Feneri'nin boyası sökülerek özgün konumuna kavuşturulacak. İstanbul Boğazı’ndaki gemi geçişlerine yıllardır hizmet veren, tarihi Ahırkapı Fener Kulesi’nin restorasyonu ve güçlendirilmesi için Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından açılan ihale 17 Aralık 2020 tarihinde yapılacak. Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylı projeler doğrultusunda yapılacak olan tarihi fener kulesinin restorasyon ve güçlendirme çalışmaları 410 günde tamamlanacak.”

Geçmiş yüzyıllardan bu yana

Deniz Fenerleri haberlerinden birkaçı

Ahırkapı’daki kaza  (**)

Ülkemizde ilk fener, Sultan III. Osman döneminde Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa zamanında Ahırkapı’da yapılmıştı. 1755’te Mısır’a ticari mal götürmek üzere denize açılan bir kalyon, Kumkapı önlerinde fırtına sebebiyle kayalara vurup parçalanmış ve büyük üzüntü yaratmıştı. Sağ kurtarılan gemicilerden biri, "Eğer burada bir kandil yakılırsa, gemiler ışığı görerek yollarını bulurlar" demişti. Olay ve kurtarılan gemicinin sözleri Sadrazam Said Paşa tarafından padişaha aktarılmıştı. Padişahın emriyle, Ahırkapı’ya bir fener kulesi, altında görevlinin kalabileceği bir yer, ihtiyacı olacak malzeme, yağ ve fitil de konulmuştu. Bu fener 1857’de yeniden yapılmıştı.

Yılda 1.5 ton zeytinyağı

1820’li yıllarda Ahırkapı, Fenerbahçe, Kız Kulesi, Karadeniz Boğazı’nda Anadolu ve Rumeli Fenerleri ile biraz açıkta duran fener dubası ile kıyılarda birkaç küçük fener çalışıyordu. Bunların kontrolü Bahriye yani Deniz Kuvvetleri tarafından yapılıyordu. Büyük fitilli zeytinyağı ile yakılan bu kandillerin yıllık tüketimi 1.5 ton zeytinyağı ve metrelerce fitillerdi. Özellikle Kırım Savaşı sırasında, müttefikimiz Fransız ve İngilizler’in de yardımlarıyla stratejik noktalara fenerler konulmasına karar verilmişti.

Fener vergisi alınıyor

Osmanlı arşivlerinde 11 Ağustos 1859 tarihli bir belgede, "...Sahillerimize yeniden 36 adet fener yapılması hakkında" karar alındığı anlaşılıyor. Fener sayısının hızla artması, bunların sürekli açık tutulması için gereken malzeme ve insan kaynağının bulunması konusunu gündeme getirdi. Tüm fenerlerin işletmesini 4 Eylül 1860’da Fenerler İdare-i Umumiyesi kuruldu. Yeni fenerler yapıldı, aradan geçen yıllarda elektrikli fenerler de kullanılmaya başlandı, bunlar işletildi, deniz trafiği artınca, devlet gemilerden bu çalışmaların karşılığını almak için fener rüsumu yani vergisi koydu.

“Türkiye’nin Tarihi Deniz Fenerleri” eseri için tekrar teşekkür ederek, Deniz Fenerleri’ni Attila İlhan’ın “Deniz Kasidesi” başlıklı şiirinden bir bölüm ile noktalayalım.

Açıklarda göz gözü görmez fırtınadan anlar gelir
Körfeze kocaman ve soğuk pelikanlar gelir
Buzlu bir hüzünle yüklü yorgun ve üzüntülü

Kasırga sarsar katedralleri uzaktan çanlar gelir
Her biri bir rüzgâra uzanmış ezanlar gelir
Görünmez bir nabızdır atar telsizler büyülü

Ermiş deniz fenerlerinden aydınlık dumanlar gelir
Eski bir şarkıda gemileriyle kaybolanlar gelir..

------------------------

(*)Ressam Michael Zeno Diemer; Politik, sosyal ve teknolojik değişimlerin damgasını vurduğu çalkantılı zamanlarda yaşadı. Alman İmparatorluğu'nu, I. Dünya Harbi’ni, Weimar Cumhuriyeti'ni ve Nasyonal Sosyalizmin yükselişini yaşadı. Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu ve manzara resmi, büyük savaş manzaraları ve denizcilik konularında uzmanlaştı. Ayrıca Münih Deutsches Museum için teknoloji ve bilim illüstrasyonları üretti. Çok sayıda yağlı boya tablo, guaş, suluboya, grisailles, poster, harita, dergi illüstrasyonu ve kartpostal sunan kataloğu  Diemer'in çok yönlülüğünü vurgulamaktadır. Döneminin ruhunu yakaladı ve zamanının seçkin bir ressamı olarak anılmaktadır.