BAKAN ERSOY, ÇANAKKALE MUHAREBELERİ SIHHİYE MÜZESİNİ AÇTI
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi’nin açılışına katıldı.
1915 Çanakkale Savaşı’nda Hilal-i Ahmer ruhunun önemine değinen Ersoy, “Kahramanların; yaşam ve ölüm arasına vesile kılınan eşsiz insanların kutlu hatıralarına bir kapı açacağız. Hilal-i Ahmer’in nuru; umut ve metanet timsali sıhhiyecilerimizin anısını güzel bir eserle ölümsüzleştireceğiz” dedi.
Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Tarihi Gelibolu Yarımadası Alçıtepe köyünde Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi açılışına; Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile askeri yetkililer katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümünde belki de manevi kudreti en yüksek, iradesi en sağlam kahramanların; yaşam ve ölüm arasına vesile kılınan eşsiz insanların kutlu hatıralarına bir kapı açacağız. Hilal-i Ahmer’in nuru; umut ve metanet timsali sıhhiyecilerimizin anısını güzel bir eserle ölümsüzleştireceğiz. Yakın tarihimizde Trablusgarp Savaşı ile başlayıp İstiklal Harbi ile biten yaklaşık 11 yıllık süreç sağlık hizmetlerinin iyi yürütülmesinin, cephe hattındaki asker ihtiyacını ikame etme konusundaki ciddi etkisini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bakınız, Çanakkale Kara Savaşları’nda sekiz buçuk ay boyunca, özellikle de siperlerin birbirine çok yaklaştığı çarpışmalarda düşmanın kullandığı top mermileri, şarapneller ve süngü hücumlarının etkisiyle Mehmetçik ağır yaralar almıştır. Bu denli şiddetli çarpışmaların yol açtığı neticeler artık cephe hattındaki sağlık imkânlarının ötesine geçmiş, Çanakkale’den hastane gemileriyle getirilen binlerce yaralının bakımı için İstanbul’daki bazı resmi binalar ve okullar bile hastaneye dönüştürülmüştür. İşte böylesi bir ortamda vatanın tüm sathında canla başla çalışan Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yürüttüğü hastabakıcılık ve sağlık hizmetleri seferberliği, insanlarımızın bedenindeki ve ruhundaki yaralara merhem olmuştur. Şu küçücük yarımada, kendine medeni diyen güçlerin vahşetini, kirli yüzlerini ortaya çıkaran, asli kimliklerine ayna tutan bir sahne olmuştur. Adım attığınız her noktada gazi olmuş bir kale, tabya, karargâh görebilirsiniz. Düşman uçakları savaş hukukunu ihlal ederek hastanelere, hastane çadırlarına, sargı yerlerine ve yaralı nakleden hastane gemilerine de ateş açmıştır. Bununla birlikte Eceabat gibi bazı sivil yerleşim yerleri de bu bombardımanlardan olumsuz etkilenmiştir. Yine Akbaş ve Ağadere gibi yerlerdeki hastane çadırları Hilal-i Ahmer bayrakları ile donatılmasına rağmen bu bombardımanların hedefi olmuşlardır. Ecdadın nasıl bir fiziki kuvveti alt ettiğini bilmek kadar ne tür bir zihniyeti bu topraklardan kazıyıp attığını da bilmek ve asla unutmamak gerekiyor. Bunu unutmak geçmişimize karşı büyük bir vefasızlık, geleceğimizi de kendi ellerimizle baltalamak demektir. Çanakkale, mermi ile kolu boydan boya parçalanan Bingazili Ahmet oğlu Mehmet’in kesilen kolunu gördüğünde “Ben milletime bir daha nasıl askerlik edeceğim!” sözlerindeki vatanseverliğidir. Hastaneden kumandanına yazdığı mektupta “Sağ kolumu kaybettim; ziyanı yok sol kolum var. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni affediniz muhterem kumandanım!” diyen Kadir oğlu Mehmet Çavuş’un kahramanlığıdır. Anılarında “Ben ellerimle kaç askerin gözlerini, bir daha açılmamak üzere kapattım?” diyerek Çanakkale’de kaybettiğimiz genç ve yetişmiş neslimizi anlatan hemşire Safiye Hüseyin Hanım’ın derin metanetidir. Ateş hatlarında görev yaptığı Çanakkale’yi “Medeniyetin en gelişmiş silahlarıyla oluşturulan kıyamet!” olarak ifade eden doktor Behçet Sabit Bey’in tahammül gücüdür. Çanakkale kısıtlı malzemelerin doğru kullanılması adına önüne gelen yaralı bedenlerden hangisine müdahale edileceğinin kararını omuzlayıp, ömür boyu vicdanında acaba sorusunun ağırlığını taşıyabilenlerin zaferidir” dedi.
“Temennimiz odur ki ziyaretçilerimiz 1915’i ve Çanakkale ruhunu anlayarak, hissederek, yaşanan mücadeleye ve acıya ortak olarak buradan ayrılsınlar”
Bakan Ersoy, “Bugün açılışını yaptığımız “Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi” 1915’te cephe gerisinde neler yaşandığına dair etkili canlandırmalar içermektedir. Temennimiz odur ki ziyaretçilerimiz 1915’i ve Çanakkale ruhunu anlayarak, hissederek, yaşanan mücadeleye ve acıya ortak olarak buradan ayrılsınlar. Hafızaları tazelensin, iradeleri pekişsin, bilinç ve farkındalıkları yükselsin. Zira borçluyuz değerli misafirler. Bir ömür boyu ödeyemeyeceğimiz kadar borçluyuz. Sözlerimi noktalarken Çanakkale cephesinin sıhhiyecilerine seslenmek isterim. Huzur içerisinde yatınız. Biliniz ki şanlı ruhunuz dimdik ayaktadır ve neslinizin emin ellerindedir. Onlar sizden aldıkları ilhamla bugün de kâh Mehmetçiğin ardında cephe cephe mücadele etmekte kâh dünyayı sarsan salgının önüne kendini siper edip eşinden evladından ayrı kalma, kendi canını ikinci plana atma pahasına milletinin dayanağı, gururu ve umudu olmaktadır. İstiklal ve istikbalimiz yolunda ömrünü adayan bütün geçmişlerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hepinize saygılar sunuyorum. Hayırlı, uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
Açılış, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl tarafından Bakan Ersoy’a hediye takdim edilmesi ve kurdele kesimiyle devam etti. Bakan Ersoy ve beraberindeki protokol üyeleri daha sonra müzenin bahçesi ve içerisini gezerek, bilgi aldı.
0 Yorum