Türkiye, Denizcilik Sektöründe Nitelikli İş Gücü İçin Kendi Okul Gemisini İnşa Etmeli mi?

Türkiye, Denizcilik Sektöründe Nitelikli İş Gücü İçin Kendi Okul Gemisini İnşa Etmeli mi?

Türkiye’nin denizcilik alanında geleceğini şekillendirebilecek önemli bir fikir, Salih Zeki Çakır tarafından 2017 yılında kamuoyuna sunuldu.

adscode

Türkiye’nin denizcilik alanında geleceğini şekillendirebilecek önemli bir fikir, Trabzon Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır tarafından 2017 yılında kamuoyuna sunuldu.


                                              (Görsel, yapay zeka ile oluşturulmuştur)

“Türk Okul Gemisi İş Planı” adıyla hazırlanan bu proje, Türkiye’nin bugüne kadar denizcilik eğitiminde eksik kalan en kritik halkasını tamamlamayı amaçlıyor: Milli kaynaklarla inşa edilecek, eğitim amaçlı, tamamen Türkiye Cumhuriyeti mülkiyetinde bir okul gemisi.


 
Bir Fikirden Fazlası: Türkiye’nin Denizci Millet Olma Yolunda Stratejik Bir Hamle

Hazırlanan iş planında, denizci bir millet olmanın temelinin eğitim olduğu vurgulanıyor. Türkiye’de pek çok denizcilik fakültesi, meslek yüksekokulu ve lise bulunsa da, bu kurumların uygulamalı eğitim verebileceği, modern donanımlı bir okul gemisi bugüne kadar inşa edilmedi.

Salih Zeki Çakır’ın ifadesine göre, Türk Okul Gemisi projesi yalnızca bir eğitim platformu değil; Türkiye’nin denizcilik politikasının kurumsal altyapısını güçlendirecek, genç zabit ve gemi adamlarının yetişmesini sağlayacak bir “hareketli okul” olma özelliği taşıyor.
 
Projenin Temel Hedefi: Uygulamalı ve Uluslararası Standartlarda Eğitim

Proje kapsamında, her yıl yaklaşık 2.000 kursiyerin eğitim alması planlanıyor. Bu eğitimler;
Güverte ve makine zabitleri, Elektro-teknik zabitleri, Gemici, yağcı ve yardımcı personel adayları gibi alanları kapsıyor.

Eğitimler, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) standartları doğrultusunda, “Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Tutma Standartları (STCW)” esas alınarak düzenlenecek. Bu da Türk Okul Gemisi’nin sadece Türkiye’ye değil, çevre ülkelerdeki zabit adaylarına da hizmet verebilecek bölgesel bir eğitim merkezi olmasını sağlayacak.

Kamuya Ait, Sektörle Ortak İşletme Modeli

Projede öngörülen model, dünyadaki başarılı örneklerle paralel: Geminin mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olacak, işletmesi ise denizcilik sektörü paydaşlarının ortaklığıyla kurulacak Türk Okul Gemisi İktisadi İşletmesi (TOGİS) tarafından yürütülecek.

Bu yapıya; Devlet ve vakıf üniversiteleri, Denizcilik STK’ları, Armatörler ve işletmeciler, Meslek liseleri ve teknik eğitim kurumları katılabilecek. Böylece gemiden faydalanan her kurum, hem eğitim hem de finansal yönden katkı sağlayacak.
 
Dünyadaki Başarılı Örnekler: ABD, Çin, Japonya, Rusya ve Güney Kore

Salih Zeki Çakır’ın hazırladığı raporda, dünyanın önde gelen denizci ülkelerinin okul gemisi politikaları detaylı biçimde inceleniyor.



ABD’de neredeyse her denizcilik akademisinin kendi okul gemisi var. “Empire State”, “Golden Bear” ve “State of Maine” gibi gemiler, devlet mülkiyetinde olup üniversitelerce işletiliyor.

Çin’in okul gemilerine bazı örnekler: Qi Jiguang (Type 680): Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması’na ait eğitim gemisi.
Shichang (Da Shi sınıfı): Hem eğitim hem de navigasyon / helikopter eğitimi için kullanılıyor.
Po Lang (Type 2630): Yelkenli eğitim gemisi, denizcilik öğrencilerini (deniz subay adaylarını) taşıyabiliyor.



Rusya, tarihi yelkenli gemiler “Sedov” ve “Kruzenshtern” ile denizci geleneğini sürdürüyor.



Japonya, onlarca modern okul gemisine sahip. “Kaiwo Maru” ve “Nippon Maru” bu ülkenin milli sembolleri hâline gelmiş durumda.



Güney Kore de “Hanbada”, “Hannara” ve “Saebada” gibi gemilerle uygulamalı eğitimde öncü konumda.



Bu ülkelerin tümünde okul gemileri devlet mülkiyetinde olup, sektöre nitelikli iş gücü kazandırmak için aktif olarak kullanılıyor.

Çakır’a göre, Türkiye’nin de aynı modeli benimsemesi, denizcilik eğitiminin kalitesini dünya standartlarına çıkaracaktır.


 
Türk Deniz Medya & Salih Zeki Çakır ile Türk Okul Gemisi Üzerine Söyleşi...

1. Sayın Çakır, Türk Okul Gemisi fikrini ilk olarak 2017’de ortaya koydunuz. Bu projenin çıkış noktasını ve sizi bu fikre yönlendiren temel ihtiyaçları anlatır mısınız?

Türkiye’nin denizci bir millet olma hedefi, güçlü bir denizcilik eğitimiyle mümkündür. Ancak yıllar içinde gördüm ki, bizde denizcilik eğitimi çoğunlukla teoride kalıyor. Öğrencilerimiz okyanusları haritalardan öğreniyor, ama dalganın üstünde karar vermeyi, vardiya tutmayı, makine dairesinde ekip olmayı yeterince deneyimleyemiyor.
İşte bu eksikliği gidermek, genç zabitlerimizi gerçek deniz koşullarında eğitmek ve onlara mesleğin ruhunu aşılamak için Türk Okul Gemisi fikri doğdu. Bu, bir gemiden öte bir hareketli üniversite, bir denizcilik laboratuvarı olacak.

2. O dönem yaptığınız çalışmalarda Türkiye’de denizcilik eğitimine ilişkin hangi eksiklikleri tespit ettiniz?

Temel eksikliğimiz uygulama alanıydı. Bizim çok değerli eğitim kurumlarımız var; ancak öğrenciler mezun olduklarında, denizdeki hayata adapte olamadan yetersiz bir şekilde sektöre giriyorlar. Bir diğer eksik ise, kurumsal koordinasyon. Üniversiteler, kamu kurumları ve özel sektör arasında sistematik bir eğitim köprüsü kurulmamış. Türk Okul Gemisi, bu eksik halkayı tamamlayacak. Çünkü bu gemi tüm paydaşların ortak değeri olacak — eğitimcinin, armatörün, öğrencinin, devletin…

3. Projede geminin mülkiyeti devlete, işletmesi ise sektör ortaklığına ait olacak. Bu modelin avantajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu modelin iki büyük avantajı var: sürdürülebilirlik ve sahiplenme. Devlet mülkiyeti geminin milli kimliğini ve güvenilirliğini garanti eder. Ancak işletmenin sektör ortaklığıyla yürütülmesi, geminin sadece bir bürokratik varlık değil, yaşayan bir organizma olmasını sağlar. Denizcilik sektörünün içinden gelen biri olarak biliyorum ki, bu işin ruhu ortak sorumlulukta yatar. Kim gemiye katkı verirse, o geminin başarısına da ortak olur. Bu modelle hem finansal hem de operasyonel anlamda etkin bir sistem kurmuş olacağız.

4. Uluslararası örneklerde Japonya, ABD ve Güney Kore dikkat çekiyor. Bu ülkelerin sistemlerinden Türkiye için hangi dersleri çıkarabiliriz?

Bu ülkelerin hepsi denizciliği sadece bir meslek olarak değil, milli bir kültür olarak görüyor. Japonya’da bir öğrenci okul gemisine çıktığında, o artık sadece bir öğrenci değil; ülkesinin denizlerdeki temsilcisi. ABD’deki okul gemileri, denizcilik akademilerinin gururudur; her biri eğitimle birlikte milli prestij taşır. Bizim de bu anlayışı benimsememiz gerekiyor. Türk Okul Gemisi, yalnızca zabit yetiştiren bir platform değil, Türkiye’nin denizlerdeki itibarı için bir bayrak projesi olmalı. Bu gemi, hem eğiten hem de temsil eden bir sembol haline gelmeli.

5. Türk Okul Gemisi, denizcilik fakülteleri ve meslek okulları açısından nasıl bir fark yaratabilir?

Bugün denizcilik fakültelerimizde verilen bilgi, dünya standartlarında. Fakat sahada uygulama eksikliği, mezunlarımızın ilk görevlerinde zorlanmasına yol açabiliyor. Türk Okul Gemisi, bu geçişi kolaylaştıracak bir köprü olacak. Öğrenciler sadece teknik becerilerini değil, denizcilik disiplini, takım çalışması, liderlik ve deniz etiği gibi konuları da yaşayarak öğrenecek. Kısacası bu gemi, denizcilik okullarını okyanusa bağlayacak.

6. Türk Okul Gemisi hayata geçerse, Türkiye’yi bölgesel bir denizcilik eğitim merkezi hâline getirebilir mi?

Kesinlikle. Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Akdeniz, Karadeniz ve Ege’nin kesişim noktasında — denizcilik açısından stratejik bir merkez. Eğer Türk Okul Gemisi modern donanıma, uluslararası akreditasyonlara ve güçlü bir eğitim kadrosuna sahip olursa, sadece Türk öğrenciler değil, bölge ülkelerinden de zabit adayları bu gemide eğitim almak isteyecektir. Bu da Türkiye’yi denizcilik eğitiminde bölgesel bir lider konumuna taşır.

7. Projeyi destekleyen kurum ve kuruluşlar açısından en kritik adım ne olmalı? Finansman mı, koordinasyon mu, siyasi irade mi?

Hepsi önemli, ama en kritik olan siyasi irade ve koordinasyondur. Bu proje, bir kişi ya da kurumun değil, Türkiye’nin ortak vizyonunun ürünü olmalı. Finansman elbette çözülebilir; ancak sürdürülebilirlik, kurumların bir araya gelmesiyle sağlanır. Devlet, özel sektör, eğitim kurumları ve STK’lar bu projeyi milli bir görev olarak görürse, finansman doğal olarak gelir. Önemli olan birlikte hareket etme kararlılığıdır.

8. Son olarak, bu proje Türkiye için neyi temsil ediyor? Türk denizciliğinin geleceği açısından nasıl bir miras bırakmak istersiniz?

Ben bu projeyi bir gemiden ibaret görmüyorum. Bu, Türkiye’nin denizle yeniden bağ kurma projesidir. Bizim tarihimiz denizlerle yazıldı, geleceğimiz de denizlerle şekillenecek. Eğer gençlerimize deniz sevgisini, denizcilik bilincini ve mesleki disiplini kazandırabilirsek, Türkiye gerçek anlamda bir denizci millet olur. Türk Okul Gemisi, bu dönüşümün sembolü olacak. Benim kişisel hedefim, bu projeyle gelecek nesillere “denizci bir Türkiye” vizyonunu miras bırakmaktır.

Salih Zeki Çakır’ın 2017’de ortaya koyduğu Türk Okul Gemisi Projesi, bugün hâlâ Türkiye’nin denizcilik eğitiminde eksik olan bir ihtiyaca işaret ediyor.

Bu fikir hayata geçirildiğinde, yalnızca bir gemi değil; Türkiye’nin denizcilik kimliğini güçlendiren, genç nesillere ufuk açan bir milli vizyon ortaya çıkacak.

TÜRK DENİZ MEDYA ÖZEL HABERİ