Deniz salyasından kurtulabilmek için bir araya toplandılar

Deniz salyasından kurtulabilmek için bir araya toplandılar

Marmara Bölgesindeki sivil toplum kuruluşları denizi, balıkçıların başının belası olan salyadan kurtarabilmek için Kocaeli’nin Gebze ilçesinde ortak bir basın açıklaması düzenledi.

adscode

Bir süre önce Marmara Denizi’ni büyük ölçüde terk eden balıkçıların başının belası deniz salyası, rüzgarların ve akıntıların etkisiyle yeniden kıyılarda görülmeye başladı. Marmara Denizi’ni adeta esir alan deniz salyasına çözüm bulunabilmesi için Makine Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi ve Gebze temsilcilikleri, Karamürsel Su Ürünleri Kooperatifi, Ereğli Su Ürünleri Kooperatifi, Tavşancıl Balıkçılar Derneği, Nefes Doğa Sporları Topluluğu, İstanbul Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi, İstanbul Amatör ve Sportif Olta Balıkçıları Derneği, Hereke Sosyal Yaşam Derneği, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği, Kocaeli Su Ürünleri Birliği, Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği ile bazı siyasi partilerin temsilcileri, Eskihisar-Gebze Su Ürünleri Kooperatifinde bir araya gelerek, ortak bir basın açıklaması düzenledi.

"Denizimiz kimyasal ve fiziksel kirliliğe maruz bırakılmıştır"

Kooperatifler adına basın bildirisini okuyan Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Yaprak Fidancı, "Yüzde 40’ı Kocaeli'de olmak üzere, Yalova-Altınova, İstanbul-Tuzla üçgeninde yüzlerce tersaneyle denizimiz, havamız, derelerimiz, yeraltı sularımız, onlarca yıldır vahşice kimyasal ve fiziksel kirliliğe maruz bırakılmıştır. Sadece bu basit rakamlar bile şehrimizin çevre yükünü göstermeye yeter. Üstelik mevcut kontrolsüz sanayileşme, limanlaşma ve tersaneler yetmezmiş gibi, her gün yeni tesislere ve devasa üretim-kapasite artışlarına izin verilmektedir. Kaza risklerinin yanında şehrimizde her gün, her yaştan hemşehrimizi kanser, astım-alerji, koah, metabolizma, kalp hastalıkları nedeniyle kaybediyoruz. Her dakika yeni hastalar eklenip, bebeklerimiz teşhisi konamayan türlü çeşit hastalıkla doğuyor. Ancak bu durum birer rakam olarak değerlendiriliyor. Değiştirmek için hiçbir şey yapılmayıp, son derece doğal karşılanıyor. Tıpkı İzmit Körfezinde, Marmara Denizinde iki aydır yaşanan deniz salyasının doğal karşılanması gibi. Ne balıklar, ne kuşlar, ne de bizler birer rakam, madde, malzeme değiliz. canız, canlıyız" dedi.

"Gelecek nesillerimize karşı ekolojik suçtur"

Deniz salyası sorununun ortadan kaldırılması için, ilgili kurumların bir araya gelerek çalışma başlatması gerektiğini söyleyen Fidancı, "Siyasi farklılık gözetmeden 'ama' demeden hemen bir araya gelin. Çünkü denizimiz, havamız, suyumuzla birlikte acı çekerek ölüyoruz. Anayasa ve kamudan gelen gücünüzü acilen bizleri yaşatmak üzere kullanın. Doğru uygulamaları dünyanın neresindeyse bulup, hayata geçirin. Şehirlerimizde yeni sanayi tesislerine, liman, tersane, kimyasal depolama alanlarına izin vermeyin, mevcuttakilere de üretim ve kapasite artış izni vermeyin. Çevre ve sağlığa etkileri bütünsel olarak değerlendirilmeden sanayiye bonkörce verilen, dolgu, dip tarama ve üretim-kapasite artış izinleri vahşi olduğu kadar gelecek nesillerimize karşı ekolojik suçtur. Bu izinleri verip, suça ortak olmayın. Verdiğiniz izinleri de iptal edin" diye konuştu.

"Denizlerimiz ölüme yatırılmıştır"

Marmara Denizi ve İzmit Körfezi’nin, akıntısı, sıcaklığı, tuzluluk oranı gibi nadir özellikte bir geçiş denizi olduğunu vurgulayan Fidancı, sözlerini şöyle noktaladı:

"Geçmişte son derece zengin bir her türlü deniz canlısına sahipken, temel konular bile değerlendirilmeden üstünkörü verilen izinler yüzünden döngü bozulmuş, besin zinciri kırılmıştır. Bu yıl erken kapanan balık sezonu, gelecek yıl ve sonrasında belki de hiç olmayacaktır. Deniz salyası, balıkçı ağları ve teknelere çok ciddi zararlar verdi. Balıkçılarımızın bu zararı giderecek gücü zaten yoktu balık olsa bile denize çıkmaları imkansız hale gelmiştir. Çevrenin korunması için ceza bir yöntem değildir, aksine kirletilmesi için adeta teşvik edici olmaktadır. Doğaya bedel biçilemez. Acilen temiz, ahlaklı sanayiye geçilmelidir. Denizimiz salya denilen bir kefenle kaplanıp yoğun bakıma ölmeye yatırılmıştır. Derhal tedavisini uygulayıp kefenini yırtın ve denizlerimizi bize geri verin"