TARİHİMİZE AİT KAYIK VE TEKNELERİ YENİDEN MODELLEYEN SANATÇI HAKKI YÜCEL TÜRK DENİZ MEDYA'YA KONUŞTU...
Tarihimize ait kaybolan kayık, tekne ve gemileri yeniden modelleyen sanatçı Hakkı Yücel Türk Deniz Medya'nın sorularını yanıtladı.
Osmanlı tarihine ait kaybolan kayık, tekne ve gemiler sanatçı Hakkı Yücel tarafından yapılan titiz bir çalışmayla yeniden modelleniyor. Türk Deniz Medya olarak kendisine yapmış olduğu modellemelerle ilgili detaylı sorular sorduk. İşte röportajın detayları:
Modellemeye merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
Çocukluğumda Rize’nin kumsallarla kaplı sahillerinde yaptığımız kayıkları yüzdürür eğlenirdik. 1986 yılında Sinop’a yaptığım gezide gördüğüm tekne maketleri ilgimi çekti. Ölçeksiz ve donanımsız bu maketler oldukça pahalıydı, ben daha iyisini yapabilirim diye modelciliğe başladım ilk yaptığım model plansız bir çektirmeydi. Gençliğimde kayık ve daha sonra tekne sahibi olmam dolayısıyla hep denizle iç içe yaşadım. Hopa’dan İskenderun’a bütün sahilleri dolaştım. Eğitimci olmama rağmen denizde çalışmayı tercih ettim. Bir kamu kuruluşunda telsiz zabiti olarak çalıştım. 2000 yılında emekli olduktan sonra Fethiye Göcek’te yat işletmeciliği yaptım. 2010 yılından itibaren Türk kıyı tekneleri konseptiyle tekrar modelciliğe başladım.
Yelken kürek dönemi Türk kıyı teknelerini modellemeye neden ve nasıl karar verdiniz?
Eski teknelere merakım aileden geliyor. Ailemde çok denizci var. Rahmetli dedem; 19 metre teknesiyle kıyı ticareti yaparmış. Rize'den aldığı mandalina, portakalı gider Samsun'da satar, oradan pirinç satın alır, Batum'da satar, Batum’dan gazyağı, şeker alır diğer şehirlerde satarmış. Rahmetli annem peştamal tezgâhlarında babasının teknesine dokudukları yelken bezini anlatırdı. YDO mezunu dayım da babasının teknesini anlatır dururdu.Merak ile araştırmaya başladım ama taka ile ilgili fazla bir bilgi yoktu. Çünkü birçok tekne taka diye isimlendiriliyordu.
Bu durum çalışmalarımı görmeye gelen eski bir denizci abim ‘'Uşağum sen Ağribar yapayısun'' demesiyle değişti.Taka dediğimiz teknenin ismini bulmuştum araştırmaya başlayınca bilgilere de rahatça ulaşabildim. Taka diye bir tekne yok, Taka uydurma bir isim. Tüm Karadeniz de çok çeşitli özellikleri olan onca tekneyi bire indirip yok saymışız. Bizim denizciliğimiz yok deyimine ne kadar uygun değil mi? Deniz kültürümüz çok zengin fakat biz bilmiyoruz. Komik olan Akdeniz’i göl haline getiren milletimiz için denizci değil diyenler var. Bu tamamıyla araştırma yapılmadığı için bilgisizlikten kaynaklanıyor.
Dedemin teknesi Ağribar’dı. Yol olmadığı dönemlerde kıyı ticareti yaparlarmış. Edindiğim bilgileri bir araya toplayıp modeli tamamladım. Bu önümde bambaşka bir ufuk açtı. Karadeniz’deki tüm teknelerin araştırmasına başladım. Un çuvalının dibine bıçak vurmuştum. Bulduklarım beni çok şaşırttı.Büyük bir deniz kültürüne sahibiz ama kimse farkında değil. Araştırmalarım sonunda yurt çapında 60 kadar farklı teknemiz olduğunu, bu teknelerin ise kimse tarafından araştırılmadığını gördüm.Sahillerimizde kullanılan 60 farklı model belirledim. Bunların 20 tanesinin planlarını çizip modellerini yaptım.
Tarihe ışık tutan modelleme çalışmaları yapıyorsunuz. Aslına uygun ya da yakın olması açısından hangi kaynaklardan yararlanıyorsunuz?
Çalışmalarımın temelini Osmanlı dönemi denizciliğiyle ilgili kitaplar oluştursa da bu konudaki bilgi eksikliğini diğer kaynaklardan tamamlamaktayım. Sosyal medyada 2000 kişilik bir grubumuz var, burada eski çekilmiş tekne fotoğrafları paylaşılıyor, tekneleri sınıflandırıyoruz. Elimizde on binlerce fotoğraf var.
İlgili yörelere gidip yaptığım araştırmalarda yaşayan insan kaynakları önemli bir yer tutmakta. Örneğin Fethiye’ye ait iki adet tekneyi modellerken yaşları 90 üzeri dedelerimizin bilgilerinden ve çektirmiş oldukları fotoğraflardan yararlandık zira bu tekneler hakkında çok az yazılı kaynak var. Ayrıca ansiklopedilerden, gravürlerden, eski dergilerden, tez ve makalelerden, komşu ülke kaynaklarından elde ettiğimiz tüm belgeleri bir araya getirip sonuca ulaşıyorum.
Hikâyesi ilginç ya da az bilinen model çalışmanız var mı, hikâyesini okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Geçmiş dönemlerden itibaren günümüze kadar kesintisiz olarak ahşap tekne imal edilmesi deniz kültürümüz açısından büyük önem taşımaktaydı, binlerce yıldır bu kıyılarda, hepsi de kendine göre ilginç özellikler taşıyan deniz araçları imal edilmiştir.Kıyılarımızdaki her tekne imalathanesinde yörenin özelliklerine mahsus, değişik ve özgün tekneler geliştirildi. Türk tekne ustalarının mükemmeliyete ulaştırdıkları formalar kalite oluşturacak sağlamlıkta üretilen ahşap teknelerimiz, maalesef bu kültür çeşitliliğinden beslenerek günümüze gelebilmeyi başaramamıştır.
Deniz kültürümüze ait bu teknelerin birçoğu kaybolup yitmiş, bize yabancılaşmıştır. Ancak derinlemesine yapılan araştırmalardan sonra, bu teknelerin izlerine rastlayabiliyoruz.
Diğer taraftan teknelerin birçoğu da başka devletler tarafından sahiplenilmiş. Örneğin Pereme teknesinin Yunan teknesi olduğundan bahsediyorlar. Ellerinde bunu kanıtlayacak hiçbir belge yokken ansiklopedilerin birçoğunda bu teknenin İzmir’de yapılıp geliştirildiği Türk teknesi olduğu ve Louvre müzesinde modelinin olduğu modelin kıçında da Türk bayrağını görmekteyiz.
Yaptığım çalışmalara gelince yüzde doksanı bilinmiyor, bilgi olarak basit birkaç cümleden oluşmuş metinler mevcut. Önceliğim kimse tarafından pek bilinmeyen, çalışılmamış tekneler. Örneğin bu günlerde köprü kurulumunda yer alan Tombaz teknesini araştırırken “Uraniçe” isimli bir tekne bulduk. Muhteviyatı hakkında henüz bir bilgimiz yok araştırıyoruz. Yine doğu Karadeniz bölgesinde kullanılmış Haçapa teknesi hiç bilinmemekte. Aynı bölgede Evliya çelebinin bahsettiği Meneksile teknesi ve Çoruh nehrinde taşımacılık amacıyla kullanılmış 100 kişi kapasiteli Çoruh kayığı. Bu tekneler de pek bilinmemekte.Saint-Petersburg’da araştırma yapan bir arkadaş müzede Ejder Başlı bir Türk kalyonunun modelinin olduğunu fotoğraflarını çekip göndereceğini söyledi. Ejder Başlı kalyonla ilgili çalışmalarımızı tamamlayıp gövde ve güverte çalışmasına devam etmekteyiz.
Şayka teknesi de bunlardan bir tanesi. Çayka ismiyle Don Kazaklarının ve bizim kullanmış olduğumuz bir kayık literatürde mevcut, ama tekneden hiç bahsedilmemekte. İngilizce yayınlanmış bir makalede bu tekneyle ilgili çizimler ve muhteviyatı hakkında bilgiler bulduk. Araştırmalarımızın sonunda bu tekneyi ressamların tablolarında ve gravür çizimlerinde bulduk. Toplanan bilgilerin ışığında teknenin planlarını hazırlayıp modelini yaptık.
Modelleme ile ilgilenmek isteyen bu konuya merakı olan kişilere neler tavsiye edersiniz?
Ülkemizdeki modelcilikle ilgili sitelerden edindiğimiz bilgiye göre 3000 kadar modelci mevcut olmasına rağmen bu konuda yol gösteren eğitim veren kurumlar yok.Örneğin, denizcilikle ilgili lise ve üniversitelerimizde gemi modelciliği kulüpleri veya dersleri neden yok? Az olmakla birlikte halk eğitimin açmış olduğu kurslar mevcut, bunlarda yetersiz. Haliyle ilgili olanlar internet üzerinden satın almış oldukları hazır kitlerle (kes, yapıştır) meraklarını gidermekte, bir müddet sonra da bu işten vazgeçmekteler.
Yapılan çalışmalar ise birbirini taklit eden çalışmalardan oluşmaktadır. İnternet üzerinden araştırıp yeni model planları bulup çalışsınlar. Modelcilere tavsiyem müze oluşumu için eser çalışmaları. Örneğin; Şehir Hatları, DB nakliyat ve yolcu vapurlarının tümünü çalışıp ortaya koyan kişi veya bir grup neden yok? İstanbul kayıklarının tümünü içeren bir külliyatın çalışması (20’nin üzerinde olan külliyata başladık 3 eser yapıldı) neden yapılmaz? Çalışmalarında gerçeğe uygun birebir aynı malzemeleri kullanmalarını tavsiye ediyorum. Uygun olmayan malzemeleri kullanmasınlar. Bu konuyla ilgilenenler çalışmalarımızı www.sefain.com üzerinden görebilir ve irtibata geçerlerse yardımcı oluruz.
(Facebook, Instagram, Twitter Adreslerimiz = Türk Kıyı Tekneleri)
Modellerinizi sergilediğiniz sergi ya da bir platform var mı?
Modellerimi değişik zamanlarda yapmış olduğum platformlarda beğeniye sunduk.İstanbul’da Uluslararası bir festivalde, marinalarda ve sergi salonlarında sergiledik. Eserlerimiz TV programlarında, gazeteler ve dergilerde yer aldılar. Ayrıca eserlerimizin gelecek kuşaklara aktarımı için kitap yazma çalışmalarına da başlamış bulunmaktayız. Eserlerimiz bir yıldır DTO İzmir binasının ikinci katında müze oluşum çalışmaları için sergilenmektedir.
Türk kıyı tekneleri dışında modellemeyi düşündüğünüz deniz taşıtları var mı?
Denizcilik alanında yapmak istediğimiz çok şey var. Amacımız uzun yıllar ihmal edilmiş kültür kırılmasıyla unutulmuş, unutturulmuş deniz kültürümüzü yeniden gelecek nesillere aktarmaya çalışmak. Bunun Türk kıyı tekneleri adı altında kurulacak müze için eserler hazırlamaktayız.Ayrıca yapmış olduğumuz çalışmaların olumlu dönüşleri de sevindirici nitelikte.
Teknelerimiz İzmir DTO binasının ikinci katında sergi halinde.Açılışta DTO başkanı müze yapılması çalışmaların başlatılmasını istedi. İzmir de Türk kıyı tekneleri müzesi için çalışmaları başlamıştır. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ile yelken kürek dönemi teknelerinden İzmir bölgesine ait 19 metrelik Pereme teknesinin replikasının yapımı için proje yazılmış olup sunum çalışmalarına gelinmiştir. Fethiye bölgesine ait 10-12 metrelik Fethiye sandalı ve Fethiye Piyade kayığı replikaları için proje yazımına başlamış bulunmaktayız.
Nihai hedefimiz ‘’Her ile bir tekne projesi’’
Bu projenin amacı Yelken Kürek Dönemi tekneleri, belediyeler, üniversiteler, odalar ve diğer kurumların da katılımıyla ilişkili oldukları bölgede gerçeğine uygun bir vaziyette imal edilip denize indirilmesi.
İmal edilen tekneler Hopa’dan İskenderun’a yapılacak bir seyirle tüm limanlara uğrayarak ziyaret edilmesi Cumhuriyetimizin 100. Yılında denizciliğimize büyük bir armağan olacaktır.
Sanatçı Hakkı Yücel Kimdir?
Rize doğumlu olan Hakkı Yücel, 4 yıl kadar öğretmenlik yaptıktan sonra kamuya ait bir denizcilik firmasında çalıştı.
2000 yılında emekli oldu. 2000/2011 yılları arasında Fethiye/Göcek'te yat işletmeciliği yaptı.
2011 yılından itibaren yelken Kürek Dönemi Türk Kıyı Tekneleri üzerinde araştırma yapıyor. Amacı Türk kıyı tekneleri müzesi oluşturmak.
TÜRK DENİZ MEDYA ÖZEL RÖPORTAJI
0 Yorum