Binali Yıldırım: “Denizcilik, Türkiye’nin Stratejik Devlet Politikasıdır”
Binali Yıldırım, Düzce Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 1. Uluslararası Deniz Hukuku ve Teknolojileri Sempozyumu (IMLTech 2025)’na onur konuğu olarak katıldı.
T.C. Son Başbakanı ve 28. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım, Düzce Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 1. Uluslararası Deniz Hukuku ve Teknolojileri Sempozyumu (IMLTech 2025)’na onur konuğu olarak katıldı.
Katılımcıları selamlayarak sözlerine başlayan Yıldırım, denizciliğin Türkiye açısından stratejik bir hedef olduğunu vurgulayarak, tarihsel perspektiften örnek verdi:
“Ecdadımız Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirdi. Barbaros Hayrettin Paşa’nın dediği gibi: Denizlere hakim olan, cihana hakim olur.” Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ının deniz yoluyla yapıldığını belirten Yıldırım, denizcilik sektörünün Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik stratejisindeki kritik rolüne dikkat çekti.
“Sözleşmeye taraf değiliz: Dayatmalar bizi bağlamaz”
Yıldırım konuşmasında uluslararası deniz hukukunun en temel düzenlemelerinden biri olan 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine (UNCLOS) yönelik Türkiye’nin tutumunu da detaylandırdı. Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmamasının nedenlerini anlatan Yıldırım, sözleşmeye ABD’nin de taraf olmadığını hatırlattı:
“ABD imzaladı ancak taraf olmadı. Denizin dibindeki kaynakları paylaşmak istemediği için. Bizim hassasiyetimiz ise Adalar Denizi'dir. Bu anlaşmaya taraf olursak kendi kıyılarımızdan Ege boyunca güney kıyılarına giderken hep uluslararası sulardan geçmek zorunda kalırız. Kendi deniz yetki alanımız kalmıyor.”
Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmamasına rağmen denizcilik teamülleri doğrultusunda birçok hükmü uyguladığını belirten Yıldırım, “Sözleşme olmasa uluslararası deniz düzeni kaosa sürüklenirdi.” dedi.
Yıldırım, Türkiye'nin deniz hukuku açısından karşılaştığı en kritik sorunun Yunanistan'la yaşanan deniz yetki alanları uyuşmazlığı olduğunu belirtti:
“En büyük sorun Adalar Denizi ve Kıbrıs meselesidir. Yunanistan ile tezlerimiz tamamen farklı. Taraf değiliz, yapılacak dayatmalar bizi bağlamaz. Ama dünya 'Taraf olmasa da herkes uymalıdır' diyor. Bu çok tartışmalı bir durum.” Yıldırım ayrıca Türkiye’ye yakın adaların Yunanistan’a yüzlerce mil mesafede olmasının deniz hukukunda karmaşık sorunlar yarattığını vurguladı.
Boğazların hukuki statüsüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin özel bir rejime sahip olduğunu hatırlattı: “Deniz hukuku yokken Türkiye boğazlarının rejimi farklıydı. Ukrayna-Rusya savaşı sırasında Montrö’nün hükümlerini uyguladık ve dünya bunu kabul etti.”
Sempozyumun İki Ana Ekseni: Deniz Hukuku ve Deniz Teknolojileri
Etkinliğin kapsamına değinen Yıldırım, sempozyumun hem deniz hukukunun statüsünü hem de denizlerden insanlık adına nasıl yararlanılacağına yönelik teknolojik gelişmeleri ele aldığını söyledi: “Bir başlık denizlerin hukuki statüsünü belirliyor, diğeri denizlerden nasıl faydalanacağımızı ortaya koyuyor.”
TÜRK DENİZ MEDYA ÖZEL HABERİ



0 Yorum