YERLİ DENİZ TAŞIMACILIĞINA DESTEK İHRACATÇIYA YENİ FIRSATLAR YARATIR

YERLİ DENİZ TAŞIMACILIĞINA DESTEK İHRACATÇIYA YENİ FIRSATLAR YARATIR

AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, yerli deniz taşımacılığının teşvik edilmesinin ihracatçı açısından fırsat yaratacağını belirtti.

adscode

Navlun ve konteyner ücretlerindeki artışın 2022 yılında da süreceğini ifade eden AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, yerli deniz taşımacılığının teşvik edilmesinin ihracatçı açısından fırsat yaratacağını belirtti. Başkan Hüseyin Arslan, lojistik maliyetlerde denge sağlanması için bürokratik düzeyde uzun vadeli stratejiler oluşturulması gerektiğini söyledi.

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Başkanı Hüseyin Arslan, navlun ve konteyner ücretlerindeki artışın sürdüğünü söyledi. Pandemiden önce 500 dolara taşıma yapılabilen güzergahlardaki navlun ücretlerinin 4 kat artış ile günümüzde 2 bin dolara yükseldiğini kaydeden Hüseyin Arslan, konvansiyonel gemilerle yapılan taşımaların dahi 3 kat arttığına dikkat çekti. Navlun ve konteyner ücretlerindeki artışın 2022 yılında da devam etmesini öngördüklerini aktaran Hüseyin Arslan, ihracatçı firmaların süreçten olumsuz etkilenmemesi için yerli deniz taşımacılığı yapan firmaların desteklenmesi ve uzun vadeli bürokratik tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Konteyner ve navlun ücretlerindeki artışın en temel sebebinin tedarik zincirinde başlayan dengesizlikler olduğunu kaydeden Arslan, “Pandemi sürecinde konteynerlerin belirli limanlarda birikmesiyle tedarik zinciri bozuldu. Konteyner krizine ek olarak limanlardaki personel sayısının azalmasıyla operasyonel kapasitelerin de düşmesi fiyatların hızla yükselmesine neden oldu. Yeni konteyner ve gemi üretiminde yaşanan aksamalar, ayrıca dünyadaki gemi taşımacılığının yüzde 70’ini yapan 5 firmanın oluşturduğu tekelleşme fiyatlardaki istikrarın sağlanmasını engelliyor. Fiyatlardaki artışın 2022’de de süreceğini öngörüyoruz. İhracatçıların bu artışlara göre planlamalarını yapmasında fayda görüyoruz. Bürokratik düzeyde de lojistik maliyetlerde bir denge sağlanması için uzun vadeli stratejiler oluşturulmalı” dedi

Tedarikte yakın lokasyonlar ön plana çıkıyor

Yüksek navlun ücretleri nedeniyle daha uzak pazarlar yerine daha yakın pazarlardaki tedarik merkezlerinin ön plana çıktığını belirten AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, bu süreçte yerli gemi filolarının güçlendirilmesiyle navlun ve konteyner krizinin ihracatçılar açısından bir fırsata dönüştürülebileceğini kaydetti. Başkan Arslan, “Türkiye’nin navlun ve konteyner krizine yönelik atacağı en önemli adımlardan birisi Türk denizcilik sektörüne yönelik desteklerin artırılması olabilir. Türkiye’de belirli oranda gemiye sahip yerli firmaların önemi pandemi sürecinde daha iyi anlaşıldı. Tüm dünya kısıtlamalarla kapanırken, yerli denizcilik firmaları Türk ihracatçılarının pazar faaliyetlerine devam edebilmesi için önemli görevler üstlendi. Bu firmalar finansal kaynaklara erişimlerinin güçlendirilmesi ve sağlanacak vergilendirme avantajları ile daha stratejik görevler yapabilir” diye konuştu.

Devletin ihracatı geliştirme fonunun kurulması ve Eximbank’ın finansal kaynaklarını artırma kararının ihracatçılar açısından son derece olumlu sonuçlar doğuracağını kaydeden AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, şöyle konuştu: “Türk ihracatçılar finansal güçlerini ne kadar artırabilirse aynı oranda ülkeye döviz girdisi sağlayabilir. Ancak ihracatçıların finansal kaynaklara erişimini güçlendirirken aynı zamanda firmaların yaşadığı teminat sorununun da ortadan kaldırılması gerekiyor. Teminat sorunun çözülmesi için sigorta sistemi mantığıyla yeni bir uygulamaya ihtiyaç var. Teminat sorununun aşılması için önceki dönemlerde Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde bazı çalışmalar başlatılmıştı. Ancak karşılaşılan bazı yasal engeller nedeniyle beklenen adımlar atılamadı. Bu anlamda TİM ile Eximbank'ın, ihracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak ve kredi kefalet sorununa katkı sağlamak amacıyla kurduğu İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE) büyük bir boşluğu dolduracaktır. Bu tür yapıların sayısının artırılması gerektiğine inanıyoruz.”

Fiyat istikrarı için gümrük düzenlemesi Mayıs 2022’ye kadar uzatılmalı

Bazı hububat, bakliyat ve yağlı tohum ürünlerinde gümrük vergilerinin 31 Aralık 2021’e kadar sıfırlanmasının sektöre olumlu olarak yansıdığını belirten Hüseyin Arslan, piyasalarda fiyat istikrarının sağlandığını söyledi. Gümrük düzenlemesiyle birlikte hammadde fiyatlarının eskiye oranla daha stabil hale geldiğini bu durumunda ihracatçıların dış pazarlar için doğru planlamalar yapmasına olanak tanıdığını kaydeden Başkan Arslan, “Hammadde fiyatlarındaki artışların önüne geçildi. Ancak uygulamanın geçerlilik süresi sürdürülebilir fiyat politikası için yeterli görünmemektedir. Gümrük düzenlemesi Mayıs 2022 tarihine kadar uzatılmalı ve fiyatlarda yaşanabilecek dalgalanmaların önüne geçilmelidir” dedi.

Avrupa Birliği tarafından kamuoyuna duyurulan Yeşil Mutabakat programını da değerlendiren Başkan Arslan, 2035 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyen Avrupa’nın bu program ile yeşil dönüşüm için yapacağı yatırımların bütçesini kendisine mal satan ülkelerden temin etmeyi amaçladığını kaydetti. 2025 yılında başlayacak Sınırda Karbon Düzenlemesi ile birlikte Avrupa’ya yapılacak ihracatta bazı sektörler için ek maliyet kalemlerinin ortaya çıkacağını ifade eden Arslan, “AB Yeşil Mutabakatı uygulamaya alınana kadar, ihracatçılarımızın hazırlıklarını tamamlaması lazım. Türkiye İhracatçılar Meclisi süreci yakından takip ediyor. Ancak firmalarımız gerekli hazırlıklarını yapmazsa Avrupa pazarına yönelik ihracatımız olumsuz etkilenebilir. Türk hububat bakliyat ve yağlı tohumlar sektörünün bu süreçten ilk etapta etkilenmeyeceğini öngörüyoruz ancak gelişmeleri yakından takip ediyoruz” diye konuştu.

Son yıllarda hayata geçirilen yeni nesil makine yatırımlarıyla Türk hububat, bakliyat ve yağlı tohum ihracatçılarının, Avrupa’nın en yüksek teknolojik altyapısı ile üretim yapar hale geldiğine dikkat çeken Hüseyin Arslan, yeşil dönüşüm için özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarının ön plana çıkacağını belirtti. Sektörün geç olmadan karbon salınım oranları ile ilgili çalışmalara başlaması gerektiğini aktaran Arslan, “Dünyada artık karbon salınım oranına göre bilanço yapmak, karbon kredisi satmak gibi yeni iş trendleri oluşmaya başladı. Firmaların da dünyada yaşanan bu gelişmeye kayıtsız kalmaması ve kendi karbon izlerini hesaplayabilecekleri sistemleri bir an önce kurması gerekiyor. Sektörümüzün en büyük karbon salınım kaynağı enerji üretiminde ortaya çıkıyor. Sektörün yenilenebilir enerji ile ilgili projelere yönelmesi AB Yeşil Mutabakatına karşı önemli araçlarımızdan biri olabilir. Özellikle güneş enerjisi teknolojilerinden firmalarımızın daha çok yararlanacak yatırımlara yönelmesi lazım. Ayrıca üretim altyapısında fosil yakıtlar yerine elektrik enerjisi ile çalışan sistemlere geçilmesi yeşil dönüşüm açısından faydalı olacaktır” şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz üretim sezonunda yaşanan kuraklık nedeniyle yüzde 50’ye varan oranlarda rekolte kayıpları ile karşılaştıklarını ifade eden Hüseyin Arslan, bazı bölgelerde buğday üreticilerinin hasat yapmadan tarlalarını sürdüğünü belirtti. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bu süreçte rekolte kayıplarını telafi edebilmek için ithalata ağırlık verdiğine dikkat çeken Arslan, “Yapılan hammadde ithalatı piyasanın dengelenmesi açısından oldukça başarılı sonuçlar verdi. Buğday ve arpa fiyatlarında sadece Türkiye’de değil dünya pazarlarında da önemli artışlar yaşanıyor. Çiftçiler, yüksek fiyatlara rağmen rekolte kaybı nedeniyle geçtiğimiz sezonda umduğunu bulamadı. Kuraklık en başta mercimek ve buğday üretiminde ciddi hasarlara neden oldu Yeni üretim sezonunda ekim döneminin kaçırılmaması için çiftçilere sağlanan destekler zamanında yatırılmalı ve miktarsal olarak da artırılmalıdır” diye belirtti.

Kaynak: Dünya Gazetesi