Ağır Çalışan Bir Çark; Eğitim

Ağır Çalışan Bir Çark; Eğitim

Türkiye’de denizcilik alanında eğitim, staj ve mesleğe atıldıktan sonra yaşanılan zorluklar ile bunların yarattığı kaoslar halen kanayan yaramız olmaya devam ediyor ve bir türlü çözüme kavuşturulamıyor.

İlk olarak ara eleman sorunu ve öğretim elemanı yetersizliğinin eğitime ciddi olarak zarar verdiğini düşünenlerden biriyim.

Ara eleman sorunu

Ülkemizde üniversiteler hatta fakülteler ne yazık ki herkesin gitmesi gereken bir eğitim kurumu olarak algılanıyor ve liseden sonra olmaz ise olmaz gözüyle bakılıyor. Bundan dolayı da liseden mezun olan her öğrencinin ilk amacı üniversiteye girmek oluyor. Halbuki üniversiteler kadar güzel denizcilik liselerimiz de yok mu? Hatta bazılarının eğitimi ve olanakları üniversitelerden bile fazla değil mi? En azından pratik olarak…

Peki bu öğrenciler üniversiteye gitmek istemekte haksızlar mı? Pek de, haksız sayıldıklarını söyleyemeyiz. Çünkü ara eleman kavramımız yok ve tam bir pozisyona oturtamıyoruz. Gemilerde olmadığı gibi kara tesislerimizde de bu durumla sıkça karşılaşılıyor. Bu durum sadece lise mezunlarımız için değil ön lisans mezunları için de geçerliliğini koruyor.

Hal böyle olunca fakültelerde birikmeler oluyor ve bu da eğitimin kalitesini düşürüyor. Ayrıca burada da bir kısır döngü başlıyor. Daha çok öğrenci, daha düşük bir eğitim, daha çok mezun… Sonuç olarak; pozisyon yok, iş yok, aş yok!

Ayrıca askerlik dönemlerinin; fakülte mezunlarına kısa dönem, ön lisans mezunlarına ise uzun dönem olarak tanımlanması da fakültere yığılmayı açıklayan başka bir neden olarak gösterilebilir.

Öğretim elamanı yetersizliği

Üniversitelerdeki öğretim elemanlarının seçilme kriterlerinin tekrar revize edilmesinin ve beraberinde denizcilik ile ilgili ya da herhangi bir konuda eğitimci olarak çalışacak öğretim elamanlarının pedagojik formasyona sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir konuda çok bilgili ve tecrübeli olabilirsiniz ama bu tecrübe size aittir. Bunu aktarabilmek bir takım öğretim metodları ile mümkündür.

Genellikle denizcilik ile ilgili okullarda eğitmenin daha önce denizde çalışmış olması şart koşulur. Bir bakıma bu doğru ve olması gereken bir özellik olmasının yanısıra tamamiyle eksik bir ifadedir. Çünkü iyi bir öğretim elemanı olmak için bir konuyu çok iyi bilmek kadar o konuyu iyi aktarabilmek de gerekir ve bu da bir takım yetenekler ile birlikte pedagojik formasyon eğitimi ile sağlanabilir. Kağıt üzerinde bu dersi vermeye yeterli görünen bir çok öğretim elamanının dersi eksik verdiği ya da yeteri ilgiyi sağlayamadığı için başarılı olamadığını söyleyebiliriz. Çözüm önerisi olarak her öğretim görevlisinin pedagojik formasyona sahip olma gerekliliği sunulabilir. Çünkü eğitim ve öğretim teknik bir iştir ancak bu işte yeterli eğitimi almış kişiler tam olarak aktarım sağlayabilir.

Staj ve mesleğe atıldıktan sonra yaşanılan zorluklar

Staj, denizci adayının kısa bir süre sonra katılacağı mesleki ortamı tanıma ve birçok uygulama alanına sahip denizcilik mesleğinin hangi alanında çalışmasının kendisi için uygun olacağına karar vermesi açısından son derece önemlidir. Bu nedenle staj dönemini hiçbir zaman süresi doldurulmak zorunda olan bir zorunluluk olarak görmek yerine mesleğe atılmadan önce o meslek hakkında bir tecrübe ve öngörü sahibi olacağı bir fırsat olarak değerlendirmek gerekiyor.

Bu kadar önemli olan staj için, çalışılacak bir şirket bulmak zor mu?

 

Gün geçmiyor ki ofislerimize sayısız staj başvurusu yapılıyor ve bu öğrencilerin hikayeleri bizleri de üzüyor. Çünkü bizler de bu yollardan geçtik.

Yaşanılan başlıca sorunlar;

I. Uzakyol ehliyeti almayacaksanız sizi kimse şirketinde iyi bir yatırım olmayacağınız için stajyer olarak görmek istemez.

II. Bazı firmaların kendi okullarından gelen öğrencilere öncelik vermesi, eğitim sonrası olanaklar için fırsat eşitsizliği yaratması

III. Öğrencilerin yakın yol ehliyeti aldığında istihdam sağlayamaması, çünkü yakın yol gemilerinin çoğunda 3 ve 4. zabitler yok, özellikle makineci arkadaşlar için durum bundan ibarettir.

Gördüğünüz gibi staj yeri bulmak halen derin bir kanayan yaradır. Staj yeri bulmak kadar staja gittikten sonra halinden memnun olmayan ya da gemiye adapte olamayan öğrencilerin sayısı da çok fazla oluyor. Çünkü öğrenciler tam olarak yapacakları işi okulda anlayamıyor ve denize çıktıklarında gerçekler ile yüzleşiyorlar. Denizcilik mesleği teknik bir iştir ve okullarda bunu öğreniriz fakat denize hazırlanmak konusunda ‘Denizde Yaşam’ gibi derslerimiz olmasına rağmen tecrübeyi yaşamak bambaşka bir şey, öyle ki bazen stajyerlerimiz ‘Ben denizi çok seviyorum, uzun bir süre bu işi yapacağım, kendime meslek edindim’ vb. birçok ifadelerde bulunmalarına rağmen gemiye gittikten sonra bazen birkaç hafta içerisinde ofislerimize dilekçeler geliyor. Çünkü ‘Z’ kuşağı yani 1989 ve sonrası doğanlar özellikle sosyal medya zamanında gençlik dönemlerini yaşadıkları için gemilere çıkıldığında bu tip olanaklardan yoksun kalınması denizcilik mesleğini icra edememelerine neden oluyor.

Bu anlamda öğrencileri staja hazırlamak ve deniz yaşamına adaptasyon konusunda beyin fırtınaları yapılarak çözüm önerileri sunulmalı ve radikal kararlar alınmalıdır. Alınmadığı takdirde yüzlerce öğrenci okul okumalarına rağmen mesleğini icra etmemesi hem öğrencilerin kendi yaşamları, hem denizcilik sektörümüz hem de milli servetimiz açısında