Kadın Denizciler ve Demokrasi

Kadın Denizciler ve Demokrasi

Globalleşen dünyada demokrasinin gelişmesinde kadınlara sağlanan hakların önemli bir yeri vardır. Kadınların sahip olduğu haklar aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik seviyesinin de bir ispatıdır. Kadınların iş dünyasında yer alması kalkınmanın önemli bir unsuru olarak olarak kabul edilmelidir. Türkiye’de ise denizcilik sektöründeki uygulamalar kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı ve ön yargının günümüzde halen var olduğunu göstermektedir. Bu ön yargı ve fırsat eşitsizliği kadınların meslekten uzaklaşmasına neden olmaktadır.

İş yerlerinde kadınlara karşı olan cinsiyet ayrımcılığı sadece denizcilik değil hukuk ve havacılık gibi çeşitli meslek dallarında da olabilmektedir. 

Ülkemizde kadın ve erkeğe yüklenen roller, kadın ve erkek arasında ayrımcılığa neden olmaktadır. Türkiye’de toplumsal yaşam biçimi büyük ölçüde erkeğin eve gelir getirdiği, tek kazananlı aile modeline dayanmaktadır. Eski dönemlerde özellikle kırsal kesimde kadınların iş gücüne katkılarından dolayı kadın, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda önemli bir rol üstlenmişken günümüzde birçok sektörde üniversite mezunu eğitimli kadınların aktif olarak görev alması yetersiz ekonomik ve sosyo-kültürel yapının olduğu toplumlarda sığ olan kalıpların dışına cıkılmasına sebep olmakta ve bu da cinsiyet ayrımcılığı ve ön yargı olgusunu ortaya koymaktadır.  

İş yaşamında cinsiyet ayrımcılığı, eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açmakta ve bu durum erkekler için zaman zaman avantaj sağlayabilmektedir. Kadınlar için daha çok uygun olarak görünen birincil meslek dallarından, örneğin öğretmenlik gibi mesleklerde dahi okul müdürü gibi üst pozisyonlarda daha çok erkekler tercih edilmektedir. Birçok kadın yeterli eğitim ve deneyime sahip olmasına rağmen özellikle özel sektörde yönetim kademelerinde bulunamamaktadır. Yönetim kademelerinde kendine yer bulan kadınların çoğunlukla tanıdık ilişkisine dayandığını belirtmek gerekiyor. 

Birçok sektörde cinsiyete dayalı ayrımcılık işe alınırken ve terfi zamanlarında çok sık karşılaşılan bir durumdur. Çoğu şirket tarafından kariyer beklentisi olmayan eğitim seviyesi daha düşük genç yaşta ve tercihen bekar kadınlar işe alınmaktadır.  Bu değerlendirmelerin dayandığı temel görüş ise kadının birincil görev olarak kendini işe veremeyeceği düşüncesi bulunmaktadır. Kadının bir anne, eş olduğu için yönetemez düşüncesini toplum olarak dışlamalıyız. Genellikle kadınların önceliklerini hala ev sorumlulukları üzerine kurmaları, kadınların özel sektörde zor şartlarda çalışmalarına rağmen ev içinde erkeklere göre azalmayan hatta cocuklu ailelerde artan sorumlulukları ve bu nedenle gece mesaileri, iş yemekleri, seyahatler vb. birtakım faaliyetleri aksatmaları kadınların işlerinde ilerlemesini engelleyen bir neden olarak düşünülmektedir. Aslında kadın doğası gereği derleyici, düzenleyici, organizasyonel ve disiplinize edici özellikleri benimsenerek yönetime daha aktif olarak katılmasının sağlanması sonucu iyi bir yönetici olabilir fakat erkeklerin kadın üslerinden emir almaktan hoşlanmadığı, büyük çoğunlukla erkek yöneticilerin tercih edildiğini günümüz iş dünyası için söylemek zor değildir. 

 

Denizcilik sektöründe çalışan kadınlar; liman işletmeciliği, gemi kaptanlığı, gemi makine mühendisliği, tersanecilik ve turizm gibi alanlarda çeşitli pozisyonlarda görev almaktadır.  

 

Kadın çalışanların genellikle ofis ve denizcilik ile ilgili çeşitli şirketlerde karada çalıştıklarını söyleyebiliriz. Gemide çalışan kadın sayısı son derece az olmak ile birlikte son senelerde artış göstermiştir. Birçok kadının özellikle staj döneminde karşılaştığı zorluklar da meslekten soğumalarına neden olmaktadır. Bugün birçok şirket bayan zabit ya da stajer çalıştırmamaktadır.  

Sonuç olarak,  

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’de denizciliğin önemi büyüktür ve kadınlarımız da en az denizlerimiz kadar kıymetlidir. Denizcilik sektöründe çalışan kadınların arttırılması için, kadınlara yönelik toplumsal anlayışların ve önyargıların kaldırılması, demokrasinin işlemesi, erkeklerle aynı şartların sağlanması gerekmekte ve bu durumun da eğitimle çözülmesi hedeflenmelidir.