KIZILDENİZ'DEKİ MERCANLAR BİZE DÜNYA RESİFLERİNİ NASIL KURTARACAĞIMIZI GÖSTEREBİLİR Mİ?
Bilim insanları Kızıldeniz'de ısıya dayanıklı mercanlar keşfetti ama bu, bölgedeki sürdürülebilir yenilenme için sadece bir başlangıç...
Tüylü turuncu yosunsular, birbirine sıkıca tutunmuş limon yeşili ve hardal sarısı buket buket tomurcuklar, hafifçe sallanan kan kırmızısı dallar, mavi ve mordan bir demet devasa çakıl taşı: Konuya yabancı olanlar için bu göz kamaştırıcı görüntü, inanılmaz derecede renkli bir sualtı bahçesini andırabilir.
Bir bakıma öyle de. Tabii yaklaşıp, gerçekten yaklaşıp, genellikle bir santimetreden daha büyük olmayan çok küçük binlerce canlının koloniler halinde sıkıca birbirine tutunarak bu uhrevi Kızıldeniz manzarasını oluşturduğunu görmezseniz. Elbette, bir araya gelince ada büyüklüğünde resifler oluşturabilen yumuşak vücutlu organizmalar olan mercan poliplerinden bahsediyoruz.
Dünyanın sadece küçük bir kısmını (yüzde 1'den azını) kaplasalar da sağlıklı bir deniz ekosistemi için hayati yapıtaşı görevi görüyorlar. Yiyecek sağlayarak ve üreme ve bakım için yaşam alanı oluşturarak tüm deniz canlılarının yaklaşık yüzde 25'ine ev sahipliği yapıyorlar, ki buna 4 binden fazla balık türü de dahil.
İnsanlar da mercanlardan yararlanıyor. Resifler dünya çapında milyonlarca kişiye yiyecek ve geçim kaynağı sağlıyor, kıyı şeritlerini kuvvetli dalgaların etkisinden koruyor ve birçok ilacın da temelini oluşturuyor. 2006 tarihli bir Birleşmiş Milletler (BM) raporu, sadece bir kilometrekare resifin yılda 600 bin dolar (yaklaşık 5 milyon 700 bin TL) değerinde olabileceğini tahmin ediyordu.
Fakat mercanlar, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle epey ciddi bir şekilde yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Küresel ölçekte son 50 yılda resifler, halihazırda yüzde 50'den fazla azaldı ve araştırmalar, eğer onları kurtarmak için hiçbir adım atılmazsa, okyanusların ısınması ve asitlenmesi sonucu 2050'ye kadar dünyadaki mercanların yüzde 90'ının yok olabileceğini gösteriyor.
Mercanların ağarması sorunu
Resiflerin canlı renkleri aslında mercan dokusunun içinde yaşayan zooxanthellae adındaki çok küçük alglerden gelir. Aralarında simbiyotik bir ilişki vardır: Zooxanthellae, içinde yaşaması karşılığında mercanın gıda ve besinlerinin büyük kısmını sağlar.
Zooxanthellae okyanustaki değişikliklere karşı son derece hassastır. Sıcaklıklar elverişsiz (genelde çok yüksek) hale gelirse, termal baskı onların ev sahiplerinden ayrılmalarına neden olur. Bu sebeple mercanlar da ana besin kaynaklarını kaybeder ve mercan ağarması diye bilinen olgu sonucu hayalet gibi beyaz hale gelirler.
Bu aşamada mercan hâlâ canlıdır ama zooxanthellae olmadan uzun süre hayatta kalamaz. Eğer yüksek sıcaklıklar uzun süre devam ederse ve zooxanthellae evine geri dönmezse, mercan nihayetinde ölür ve diğer deniz canlılarına sağladığı yaşam desteği de son bulur.
Yıkım tüm deniz ekosisteminde ve ötesinde yankılanır: Okyanus muazzam bir biyoçeşitlilik kaybeder, balıkçılık zarar görür ve milyonlarca insan yiyecek ve gelir kaynaklarından olur.
Kızıldeniz'deki umut
2020'de araştırmacılar Akabe Körfezi'ndeki (Mısır, İsrail, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın kesişim noktasında yer alan bir girinti) bazı mercanların aşırı sıcaklıklara dayanabildiğini keşfetti. Bir bölgenin yaz mevsimi en yüksek aylık ortalama deniz yüzeyi sıcaklığının bir hafta boyunca bir derece artması (genelde Bir Derecelik Isınma Haftası ya da BDIH olarak geçer) ağarmanın meydana gelmesi için yeterli olabilir fakat bu mercanların 7 derecelik artıştan sağ çıktığı öğrenildi.
Suudi Arabistan'daki Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden (KAUST) Dr. Sebastian Schmidt-Roach'a göre Akabe Körfezi'nde bu tür süper-mercanların bulunması, "Kızıldeniz'de güçlü enlemsel sıcaklık değişimlerinin meydana gelmesinden" kaynaklanıyor. Ayrıca, Kızıldeniz'in mercan popülasyonunun nispeten genç olmasının etkisi de var.
Son buzul çağında (iki buçuk milyon yıl önce) deniz seviyeleri alçaldı ve Hint Okyanusu'ndan ayrılan Kızıldeniz son derece kuru ve tuzlu hale geldi. Daha sonra buzullar eriyince bölge yeniden sular altında kaldı. Mercanlar, Kızıldeniz'e göçüp sıcaklıkların her yaz ortalama 34 santigrat dereceye ulaştığı güneydeki darboğazda ya da sıcaklıkların kışın 16 santigrat dereceye düştüğü en kuzeyde dolaşarak nesiller boyunca aşırı sıcaklıklara uyum sağladılar ve edindikleri bu yeni ısı direncini diğer nesillere aktardılar.
Okyanuslarımızın sıcaklığının ne kadar arttığı göz önüne alınırsa, bu keşfi ciddiye almamak kolay değil. Su sıcaklığı dünyanın kalanından zaten daha fazla olan Kızıldeniz, 2020'de 23 BDIH olayı yaşadı. Sadece 40 yıl önce, neredeyse hiç yaşamıyordu.
Mercanlara yardım eli uzatmak
KAUST'ta görev yapan Profesör Manual Aranda, mercanları diriltmekle ilgili şu anki çabaların bazılarını, bir kayayı yuvarlayarak tepeye çıkaran ama oraya ulaşır ulaşmaz kayanın yeniden tepenin eteklerine doğru yuvarlanmasını engelleyemeyen Sisifos mitiyle karşılaştırıyor. Aranda, "Çünkü ilk başta zaten orada olan mercanları yetiştiriyorsunuz ama bir sonraki sıcaklık dalgası onları tekrar öldürerek yaptığınız tüm işleri yok ediyor" diye açıkladı.
Fakat ısıya dayanıklı süper-mercanın keşfi işleri değiştiriyor.
Profesör Aranda, Dr. Schmidt-Roach ve KAUST'ta Mercan Merkezi olarak bilinen araştırma ekibinin geri kalanı, termal dayanıklılığı daha fazla olan belirli mercan kolonilerinin doğal üreme başarısını artırmaya odaklanıyor.
Daha sıcak ortamlarda doğal biçimde hayatta kalabilen mercanları belirledikten sonra bunları aynı türdeki diğer mercanlarla çaprazlıyorlar. Yetiştirme sırasında, ısıya dayanıklı mercanların diğerlerine göre küçük bir avantajı oluyor ve sıcaklıklar yavaş yavaş yükseldikçe dayanaklı olanlar daha fazla çoğalıyor, böylece de tüm popülasyon yavaş yavaş ısıya daha dayanıklı hale geliyor.
Aslında bu müdahale, normalde binlerce yılda gerçekleşecek genetik alışverişi hızlandırarak mercanlara süratle değişen iklime ayak uydurmak için mücadele şansı veriyor.
Petri kabında aynı mercandan birden fazla kültür yetiştirmek yerine ısıya dayanıklı mercanları bu şekilde melezlenmeye teşvik etmek genetik çeşitliliği devam ettirirken, tek seferde kolonilerin tamamını yok edebilecek hastalık benzeri olaylara karşı da popülasyonu koruyor.
Profesör Aranda, "Mutasyonlar zaten sürece dahil" diye açıkladı.
Bu seçilim, durumu iyi olmayan mercanları ayıklıyor ve kalan bireylere çoğalma avantajı sağlıyor.
Aranda, "Sorun şu ki, aşağı yukarı sadece 30 yılımız var" diye de ekledi.
Sıcaklıklar sanayi öncesi seviyelerin 1,5 ila 2 santigrat derece üzerine çıkınca dünyadaki mercanların yüzde 70 ila 90'ı yok olacak. Kızıldeniz'deki mercan resiflerinin çoğu şu anda iyi durumda olduğu için araştırmacıların erkenden harekete geçmesi ve gelecekte denizi etkileyecek sıcaklık dalgaları bu resifleri etkilemeden önce burada dayanıklılık sağlamaları hayati önem taşıyor.
Resiflerin geleceği
Kızıldeniz Projesi (The Red Sea Project) yepyeni bir anlayışa öncülük ediyor: Tohum depolarını vahşi doğada oluşturmak için yüzen mercan üreme alanlarından yararlanıyor.
Mercanlar fiziksel olarak karaya bağlı olmadığı için araştırmacılar ısınma olaylarına hızla tepki verebiliyor: Termal baskıyı ve morötesi ışın baskısını azaltmak için gölgelerden yararlanabiliyorlar ya da mercanları daha derin ve daha soğuk suya doğru batırabiliyorlar. Hatta gerektiğinde, tüm üreme alanını daha iyi bir yere taşıyabiliyorlar.
Aynı zamanda, mercan kolonilerinin birbirlerine yeterince yakın olmasını sağlamaları da gerekiyor. Koloniler üreyemeyecek kadar uzaksa, ağarma olayları yaşandığında ısıya dayanıklı mercanların sadece varlığı popülasyonu yeniden oluşturmak için yeterli olmuyor.
Mercanları diriltme projelerinin başlamasıyla gözlemleme kritik bir önem kazanıyor ve KAUST başarı şansını en üst seviyeye çıkarmak için performanslara dair kesintisiz geribildirim sağlayacak teknikler geliştiriyor.
Yaklaşık 300 bölgedeki resiflerin tamamının yüksek çözünürlüklü 3 boyutlu görüntülerini oluşturmak için en ileri Structure from Motion (hareketten yapı) fotoğraf haritacılığı tekniğini kullanıyorlar. Bütünlüklü bir görüntü oluşturmak için çeşitli açılardan çekilen fotoğraflarla elde edilen bu kapsamlı haritalamayı tamamlamak birkaç ay sürüyor. Modelleme, bilim insanlarının resifteki çok küçük değişiklikleri, özellikle de daha yavaş büyüyen ve boyutları normalde yılda sadece 2 cm artan devasa mercanları gözlemlemelerini sağlamak için her 6 ila 12 ayda bir tekrarlanacak.
Araştırmacılar, bu görüntüleri gözden geçirerek algılaması güç değişiklikleri tespit edebiliyor ve büyüme oranlarını belirleyebiliyor ki bunu geleneksel yöntemlerle yapmak pek kolay değil. Daha sonra bu haritalama, bilim insanlarının mercanları yetiştirmeye başlamadan önce, hedeflenen gelişimin gerçekten doğadan gelen bilgilerin izinden gidecek şekilde, belirli mercan türlerinin nerede daha iyi büyüyeceğini kavramalarını sağlıyor.
Uygulamalı araştırma
Bu yenilikler, mercan resiflerini korumak için turizmin gücünden yararlanan önde gelen bir projede kullanılıyor.
Kızıldeniz Projesi, Suudi Arabistan'ın batı kıyısının daha önce el değmemiş bölgelerine kurulan onarıcı ve lüks bir turizmin önerisi. 2030'da tamamlanınca kabaca Belçika büyüklüğüne ulaşacak proje, 22 ada ve denizden uzak 6 alanda 50 tatil köyü, 8 bin otel odası ve binden fazla konut sunacak. İlk aşamalar çoktandır yapım aşamasında ve projenin 2022 sonunda konuklarını ağırlamaya başlaması bekleniyor.
Projeyi geliştiren ve yürüten Kızıldeniz'i Geliştirme Şirketi (The Red Sea Development Company - TRSDC) hem bu projenin bakir çevreye verebileceği her türden zararı azaltmayı, hem de bu muhteşem doğal alanlarının buralara hiç el değmemesi durumunda olacağından da iyi hale getirmeyi amaçlıyor.
TRSDC'nin çevre sorumlusu Dr. Rusty Brainard şunları söyledi:
Projeyi çevreyi gerçekten iyileştirmek için bir araç olarak kullanıyoruz. 7 bin kilometrekaresi deniz olan 20 bin kilometrekarelik devasa özel ekonomik bölgede 20 yılda biyolojik çeşitliliği yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 30 yıl içinde dünyadaki mercanların çoğunu kaybedebileceğimiz düşünülürse, çeşitliliği yüzde 30 artırmak son derece iddialı. Bunu başarabilirlerse proje, doğal kaynakları koruma yaklaşımlarında tamamen yeni bir küresel standart belirlemiş olacak: Sosyal, ekonomik ve çevresel kaygıların dengesini ciddi bir şekilde göz önünde bulunduran bir yaklaşım.
Projenin kaynak yönetiminde de ileri görüşlü bir yaklaşımı var. Dr. Brainard şöyle açıkladı:
Deniz ortamını 50 yıl önceki haline döndürmeye çalışmayacağız çünkü bu, 20 yıl sonra yaşayacağımız iklimden çok farklı. Hangi tür karışımlarının gelecekteki koşullarda en iyi şekilde hayatta kalabileceğini anlamak için bilimden yararlanmamız gerekiyor.
KAUST'un daha önce hiç bu kadar büyük ölçekte yapılmamış mercan yenileme araştırması da bu projenin önemli bir parçası. Proje farklı mercan türlerinin hangi habitatları tercih ettiğiyle ilgili KAUST verilerini kullanarak, tohum depolarını çok hızlı bir şekilde gelişebilecekleri belirli alanlarda yetiştirmeye başlayabilir. Bu, TRSDC'nin bilhassa turistlerin tatil yerlerinin yakınında, kolayca erişilebilir resifler yetiştirmesine olanak tanıyacak.
Acemi dalgıçlar genelde suyun kaldırma kuvvetiyle mücadele ederken istemeden resiflere çarpıp onlara zarar verebiliyor. Etkileyici çeşitlilikteki resiflerle dolu yapay ve korunmalı "kurbanlık alanlar" sadece acemi dalgıçlar için muazzam bir deneyim sunmakla kalmayacak, aynı zamanda mevcut doğal resifleri de turizmin zararlarından koruyacak.
Mercan araştırması, şirketin sürdürülebilirliğe bağlılığının sadece bir yüzü. TRSDC, projenin hem deniz hem de karasal ekosistemlerin tamamını muhafaza ettiğinden emin olmak için çevre korumasını her düzeyde birinci öncelik olarak görüyor. Bu koruma, tamamen yenilenebilir enerji kullanma taahhüdünü, balıkçılığın ve demirlemenin men edildiği korunan bir deniz alanı oluşturmayı, turizm alanı boyunca tek kullanımlık plastiği yasaklamayı, çöplüğe atılacak atığı sıfırlama politikalarını ve yıllık 1 milyon ziyaretçi sınırını da içeriyor.
Yalnızca kendi mevkiinde karbon nötrlüğü amaçlayan birçok projenin aksine, Kızıldeniz Projesi aynı zamanda ziyaretçilerin tüm karbon ayak izini de dengeleyecek. Dr. Brainard şöyle açıkladı:
İşletmemiz, insanların dünyanın dört bir yanından uçarak buraya gelmesini gerektiriyor ki bu muazzam bir karbon ayak izi demek. Bu ayak izi bize ait. Karbon nötrlüğünü elde edebilmemiz için projeyle bağlantılı her bir karbon molekülünün karşılığını vermemiz gerekiyor.
Amaç mangrov, deniz yosunu ve deniz alglerinin yetiştirilmesi de dahil doğal bitki örtüsünü geliştirerek bunu başarmak. TRSDC, proje tam olarak faaliyete geçtiğinde tüm tedarik zincirinde karbon nötrlüğünü yakalamayı hedefliyor. Bu da tahmini olarak yıllık 2,5 milyon metrik tona denk geliyor.
Misafirler, bu alanlardan bazılarını ve Kızıldeniz Projesi'nin KAUST'la yeni bir araştırma anlaşması kapsamında kuracağı yeni mercan koruma merkezini ziyaret edebilecek. Dr. Schmidt-Roach'a göre bu son derece önemli:
Turistleri mercanların ne olduğu ve ne kadar güzel olduğuna dair bilgilendirmek son derece önemli çünkü umuyoruz ki bu, deniz kaynaklarının korunması için teşvik oluşturarak Kızıldeniz'in ötesindeki bölgelerde de fayda sağlayabilir.
Kızıldeniz ve ötesi
Bu tarz fazladan adımlar atmak finansal açıdan mantıklı, özellikle de uzun vadede.
Dr. Schmidt-Roach şöyle açıkladı:
Mercan resiflerinin sağladığı hizmetleri başka şekillerde karşılamanın maliyetine bakarsak, daha sonra mercan benzeri bir şey yaratmaktansa şimdi mercan resiflerinin korunmasına yatırım yapmak çok daha akıllıca ve ekonomik.
Gerçekten de Kızıldeniz'in cezbedici yanı nefes kesici biyolojik çeşitliliği. Büyüyen mercan resifleri bazen dolaylı yollarla da olsa, deniz kaplumbağalarının, dugongların, deniz memelilerinin ve hatta göçmen kuşların yuva yapmasına olanak tanıyan yaşam alanını sağlıyor. Dr. Brainard "Eğer bunu batırırsak" diyor, "aslında işletmemizin modelini de yok ediyoruz."
İşin püf noktası şu: TRSDC, gelecekteki turizm gelirini garanti etmek için doğal çevreyi, yani şirketin ana varlığını korumanın ve geliştirmenin ekonomik faydasını gayet iyi anlıyor. Yenileme çabaları başarılı olursa, güzergahın algılanan değeri de zamanla artacak.
Peki, bu başka yerlerde azalan resifler için ne anlama geliyor? İlk olarak, Profesör Aranda'ya göre mercan kolonileri bir kez başarılı olursa "onları sınırlayacak hiçbir şey olmayacak". Zamanla, bölgenin dışındaki mercanlarla çiftleşme sonucu ısıya karşı dayanıklı olma özelliği diğer mercan popülasyonlarına da yayılabilir.
TRSDC'deki ekip, projenin başarısının Blue Capital'in dünya çapında mercan ve diğer değerli ekosistemlere yatırım yapması için teşvikler sağlayacağını da umuyor. Projeyi mümkün olduğunca uygun maliyetli ve kârlı hale getirerek diğerlerinin de örnek alması sağlanabilir. Dr. Brainard, "Bunun, birilerinin kopyalayacağı yeni bir küresel model olmasını istiyoruz" dedi.
Belki bu durumda mercanın geleceği o kadar da kasvetli olmayabilir. KAUST'takilere benzer şekilde bilim insanları, hayati araştırmalarında sıçramalar yapmaya devam ederse ve kıymetli ekosistemlerimize değer biçip yatırım yaparkenki zihniyetimizi değiştirirsek, resiflerimiz gelecek nesiller için de hâlâ burada olup gelişebilir.
Suudi Yeşil Girişimi, Suudi Arabistan'ın iklim değişikliğiyle mücadele amaçlı yekpare devlet yaklaşımıdır.
Kaynak: Independent Türkçe
0 Yorum