Tuzun Tadı Yahut Kışın Ardındaki Bahar

Tuzun Tadı Yahut Kışın Ardındaki Bahar

Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmış. Bir gün çırağını tuz almaya göndermiş. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söylemiş. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yapmış ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlamış. “Tadı nasıl?” diye soran yaşlı adama öfkeyle “acı” diye cevap vermiş. Usta gülümseyerek çırağını kolundan tutmuş ve dışarı çıkarmış. Az ilerideki gölün kıyısına götürmüş ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söylemiş. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken yaşlı usta aynı soruyu sormuş: “Tadı nasıl?” “Ferahlatıcı” diye cevap vermiş genç çırak. “Tuzun tadını aldın mı?” diye sormuş yaşlı adam. “Hayır” diye yanıtlamış çırak bu soruyu. Bunun üzerine yaşlı adam suyun yanına diz çökmüş olan çırağın yanına oturmuş ve şöyle demiş: “Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir; ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.” 2018 yılının 2. çeyreğinin sonuna yaklaşırken, navlun piyasalarının neredeyse hepimizi ıstıraplardan ıstıraplara sürüklediği günlerden geçiyoruz. Coğrafyamızda baharın yaza döndüğü bu zamanlarda doğanın uyanışına, hayatın yeniden canlanışına nazire yaparcasına navlun piyasalarının sonbahardan kışa döndüğü günler… Kara bulutları dağıtacak bir haber vereyim: Kışın arkası her zamanki gibi bahar… Yüzlerin güldüğü 2017 yılı üçüncü, dördüncü çeyreği ve 2018 yılı birinci çeyreğinden sonra navlun piyasaları, finans sektöründe olanların aşina olduğu tabirle “Ayı Piyasasına” döndü. Yaklaşan yaz tatilleri, hububatta hasat sonu, Ramazan gibi mevsimsel faktörlerin yanına ticaret savaşları ve FED ile AMB’nin daraltma politikalarına bağlı olarak ortaya çıkan ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin sarsılmaya başlaması ve para birimlerinin değer yitirmesi, İtalya’da baş gösteren hükümet krizi, önemli Rus şirketlerine uygulanan ambargolar, yaklaşan seçimler gibi bu seneye özel ve özellikle bizim coğrafyamızda yer alan ülkeleri de etkileyen faktörler armatör ve işletmeciler için “Ayı Piyasası’nın” daha da ıstıraplı geçmesine sebebiyet veriyor. “… Ne yılın ilk yarısında genelde moral bozucu etkiye neden olan seviyeler her şeyin sonu, ne de görece daha iyi geçen yılın ikinci yarısı bizi bulutların üzerine çıkaracak kadar büyük bir mutluluk kaynağı…” Navlunların çoğumuz için tatminkar olduğu bir önceki dönemde yazdığımız yazıda bu ifadeyi kullanmışız. Şimdi de Hintli Usta’nın dediği gibi bardak değil göl olma zamanı… 2018 yılı Haziran ISTFIX (www.istfix.com) bileşik endeksi 2017 yılının aynı dönemine göre %20.68 oranında daha iyi seviyede. Yine ISTFIX verilerine göre günlük “Time Charter” (TC) kazançları bazında 2- 4,000 DWT segmentinde %20.65; 4-6,000 DWT segmentinde %25.59; 6-8,000 DWT segmentinde %20.67; 8-12,000 DWT segmentinde ise %20.05 oranında yükseliş mevcut. Karşılaştırma yaptığımız döneme ilişkin Brent tipi petrolün varil fiyatının 50 dolardan 75 dolara çıktığını bunun da %50’lik bir artışa tekabül ettiğini belirtmekte fayda var. Yükselen petrol (ve diğer emtia) fiyatları ile artan navlun kazançları arasındaki benzer paralelliği 2013-2014 yılında da görmüştük. Petrol fiyatlarında gecen seneden bu seneye %50 artış ve buna paralel olarak ortalama %20-%25 aralığında TC artışından sonra petrol ve dolayısıyla emtia fiyatlarının önümüzdeki dönemde seyri de oldukça önemli. Brent petrol varil fiyatının 2018 yılı içinde 80 doları gördükten sonra bu günlerde 70 dolar civarında (%14.28’lik bir düşüş) seyrettiğini belirtmekte fayda var. Analistler, en azından bir süre, bu seviyelerin korunacağı görüşünde olsalar da artık neredeyse tamamen öngörülemez hale gelen siyasi ve jeopolitik gelişmelerin petrol fiyatı üzerinde majör belirleyici olduğu bir sır değil. İstişarelerde bulunduğumuz analistler, çok yerinde olarak, bölgemizdeki koster piyasasının hububat bağımlısı olduğunu; Temmuz’un ikinci yarısından itibaren tekrar sahalara dönmesi beklenen hububat ile birlikte piyasanın bir önceki dönemdeki seviyelerini yakalamak için bir sıçrama yapacağını öngörüyorlar. “Bir önceki dönemdeki seviyelerini yakalamak için bir sıçrama yapmak” ifadesinin ne kadar olumlu ya da ne kadar umut kırıcı olduğu konusu göreceli. Kaldı ki, Ukrayna-Rusya hattında hasat beklentileri henüz netleşmiş değil ve geçen seneki seviyeleri yakalaması pek de mümkün görünmüyor. ABD’nin fitilini ateşlediği ve tam söndü derken yeniden alevlenen “Ticaret Savaşları” ise çelik piyasasında hareketli günler yaşanmasına sebebiyet veriyor. AB mümkün olduğu kadar Rusya’dan yaptığı alımları azaltmaya çalışırken Rus çeliğini Hindistan, Mısır ve Türkiye’den ikame etmeye çabalıyor. Ruslar son ambargolarla birlikte yeni bir darbe yediler. Ukrayna ise çelik üretiminde eskisi kadar verimli değil, ülkenin net kömür ihracatçısıyken kömür ithal eder hale geldiğinin de altını çizmekte fayda var. Rusya’nın ise kısmen kaybettiği AB pazarının yerine Kuzey Afrika pazarını koymaya çalışması muhtemel; bu da Türkiye için bu konuda yeni bir rakip anlamına geliyor. Son yaşanan gelişmelerle birlikte çelik sektörünün net öngörülerde bulunmak için fazla flu olduğu bir gerçek. Bu ahval ve şerait içerisinde armatör ve işletmeciler ne yapacaklar? Artık kanıksadığımız kurak 2. Çeyreklerin bu kuraklığına çare olacak bir formül maalesef bizim elimizde yok. Arz-talep dengesinin bu denli bozulduğu bir zaman diliminde içtiğimiz sudaki tuzun acılığından dert yanmak yerine gemilerimizin bakım ve onarım dönemini bu döneme denk getirmeye çalışarak, pazarlama faaliyetlerine ağırlık vererek, yeni pazarlara açılabilmek için gemilerimizin standartlarını yükseltmeye çaba göstererek, hala tasarruf edilebilecek maliyet kalemleri varsa onlar üzerinde çalışmalar yaparak, hem ofis hem de gemi personelinin daha etkin ve profesyonel bir çalışma seviyesine ulaşması için gerekli eğitim, planlama ve etkinlikler yaparak rekabetçi gücümüzü arttırmaya yönelik faaliyetlere ağırlık verebiliriz. Yazımıza bir son verirken Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği’nin (KOSDER) uzun yıllardır üzerinde çalıştığı ve 11.06.2018 tarihinde devlet erkanının da katıldığı bir törende resmiyet kazanan Koster Yenileme Projesi’nin hem sektörümüze hem de ülkemize hayırlı olmasını temenni eder, projede emeği geçen herkese yürekten teşekkür ederiz. Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun.