VARYAG KİTABI'NIN YAZARI AHMET HİKMET DEMİRAYAK, TÜRK DENİZ MEDYA'YA KONUŞTU...

VARYAG KİTABI'NIN YAZARI AHMET HİKMET DEMİRAYAK, TÜRK DENİZ MEDYA'YA KONUŞTU...

Ahmet Hikmet Demirayak, Türk Deniz Medya'ya Varyag / Ukrayna'dan Çin'e Gizemli Yolculuk kitabı ile ilgili özel röportaj verdi.

adscode

Ahmet Hikmet Demirayak, "Varyag / Ukrayna'dan Çin'e Gizemli Yolculuk" isimli kitabı ile ilgili sorulamızı yanıtladı.



Demirayak'a bu keyifli röportajı için teşekkürlerimizi sunuyoruz... Kitabı temin etmek isteyenler, www.varyag.com adresini ziyaret edebilir.

Soru: Böyle bir kitap yazmanızın sebebi neydi? Denizcilikle ilgili daha önce yapmış olduğunuz çalışmalarınız var mıydı?

Cevap: “Varyag” adını ilk kez bir televizyon haberinde duymuştum, bir uçak gemisinin ismiydi. Haberde Çinli bir şirket tarafından Ukrayna’dan satın alınan, motoru ve dümeni bulunmayan uçak gemisinin, Uzak Doğu’nun Monte Carlo’su veya Vegas’ı olarak bilinen Macau’ya römorkörlerle çekilerek götürülmek istenmesinden bahsediliyordu. Gemi, yüzen bir eğlence merkezi ve kumarhaneye dönüştürülecekti. Ancak Türk hükûmeti, Karadeniz’den tek çıkış yolu olan Türk Boğazlarından Varyag’ın geçişine izin vermiyordu.

Bende merak uyandıran konunun detaylarını öğrenmek için internette yaptığım araştırmalar, Varyag’ın eğlence amaçlı kullanılmayacağına dair bir düşünceye sahip olmama yol açtı. Gemiyi Ukrayna’dan satın alan şirket, küçük ama önemli bir konuyu gözden kaçırmıştı. Satın alınan gemi, dünyanın en ciddi gazetelerinde ve haber sitelerinde manşet olmuştu ve Varyag hakkında makaleler yayımlanmıştı. Dolayısıyla bu dev eğlence merkezinin bedava reklamı yapılıyordu. Buna rağmen şirket, 20 milyon Amerikan doları vererek satın aldığı geminin alan adını -varyag.com- 10 Amerikan doları vererek tescil ettirmeyi ihmal etmişti. Elbette eğlence merkezi için bir başka isim düşünülmüş olabilirdi; ancak tüm dünyadan müşteri-turist çekmeyi hedefleyen bir şirketin çoktan marka hâline gelmiş bir ismi tescil ettirmemesi ya ciddiyetsizlik göstergesiydi ya da asıl niyetin başka olduğunun kanıtıydı. Artık konunun sıkı bir takipçisi olmuştum.

Dünya medyası tarafından sunulan göreceli gerçeklerle yetinmeyip onları irdeleyerek ve bazen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen araştırmalar yaparak uzun yıllar geçirdim. Elde ettiğim her bilgiyi, doğruluğundan emin olmak için ulaşabildiğim her kaynaktan sorguladım. Bir yandan da Varyag hikâyesinin sonuçlarının belirmesini beklerken aradan tam 22 yıl geçti ve artık tabiri caizse konu, demini aldı. Artık bilinenleri, bilinmeyenleri ve en önemlisi de yanlış bilinenleri ortaya koyma zaman gelmişti. Varyag: Ukrayna’dan Çin’e Gizemli Yolculuk” benim ilk ve tek kitap çalışmam.

Soru: Varyag, Türkiye için fırsat mıydı? Türkiye, Varyag'ı alabilir miydi? Yıllar önce Türkiye’nin uçak gemisi olması şansını yakalayabilir miydik?

Cevap: Doksanlı yılların ortalarında Türkiye’nin bir uçak gemisine ihtiyaç duyup duymadığı veya Varyag’a talip olmayı düşünüp düşünmediği konularında doğru bilgiye sahip değilim. Ancak 1996 yılının hemen başında Ege Denizi’nde yaşanan ve Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak krizi hâlâ hafızalarımızda yer alırken, Türkiye’nin kendi uçak gemisine sahip olma ve geliştirme hakkı neden olmasın demek mümkün. Varsayalım ki, Türkiye o tarihlerde Varyag’a talip olmuş olsun, bu varsayım bize birçok soruyu da beraberinde getirecektir. Maliyetinin ne olacağı, ABD ve Rusya’nın nasıl bir tavır alacağı ve uçak gemisinde görev alacak savaş uçaklarının nasıl ve nereden temin edileceği gibi… 

Gemiyi inşa eden Chernomorsky Tersanesi ile satın alan Chong Lot firması arasında imzalanan alım satım sözleşmesine göre Varyag’ın sivil amaçlar dışında kullanılması mümkün değil. Ancak Varyag’ın Çin Deniz Kuvvetlerine kazandırılması projesi tamamen aldatma ve kandırma üzerine kurgulandı. Dolayısıyla Varyag günümüzde Çin’in ilk uçak gemisi olarak Batı Pasifik ve Güney Çin Denizi’nde Liaoning ismiyle boy gösteriyor. Aldatma ve kandırma denildiğinde akla ilk olarak Çin tarafından Türkiye’ye vaat edildiği iddia edilen 2 milyon turist gönderme sözü gelebilir ancak listenin ilk iki sırasına kendi devlet başkanları Jiang Zemin’i ve Ukrayna’yı yerleştirmek doğru olacaktır. Hâlbuki Ukrayna, 1995 yılında Çin’e Varyag’ı inşası tamamlanmış bir uçak gemisi olarak satmayı teklif etmişti. Uluslararası ilişkilerde saygın ve güvenilir bir yere sahip olan Türkiye’nin Çin’in izlediği dolambaçlı ve karmaşık yollara benzer bir şekilde Varyag’ı satın alması söz konusu olmazdı. Bu da geminin inşasının Chernomorsky Tersanesi ya da lisansı alınarak Türk tersanelerinde tamamlanmasını gerektirirdi. Her iki durumda da maliyetin milyar dolarları bulması kaçınılmaz olurdu. Kronik ve yüksek enflasyonun olduğu, 1999 depreminin ve ardından gelen 2001 finansal krizinin yaşandığı yıllar… Türkiye bu yükün altından kalkabilir miydi bilinmez… ABD ve Rusya’nın tavrı için ise şunlar söylenebilir: Varyag’ın el değiştirme süreci, ABD’nin Sovyetler Birliği’nden ayrılan Moldova’nın envanterinde bulunan 21 adet Mig-29 savaş uçağını İran’ın eline geçmemesi için satın aldığı bir döneme denk geliyor. ABD’nin Sovyet yapımı uçak gemilerini pek umursamadığını biliyoruz. Ancak iki NATO ülkesi olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin zor bir dönemden geçtiği doksanlı yıllarda, ABD bir şekilde müdahil olurdu diye düşünüyorum. Rusya ise Türkiye ile hem boru hatları rekabeti hem de ticari iş birliği içinde olduğu, hele ki Türk Boğazları Tüzüğü’ne itiraz ettiği bir dönemde mutlaka sahnede olurdu. Bir diğer husus ise gemide görev alacak olan savaş uçakları. Türkiye’nin uçak gemisine iniş ve kalkış yapabilecek şekilde uyarlanmış özel uçaklara gereksinim duyması kaçınılmaz olacaktı. ABD yapımı F16’ların böyle bir tasarımı günümüzde dahi bulunmuyor. Sanırım Varyag’ın Türk Donanmasına kazandırılması düşünülseydi en zor aşaması da bu olurdu. Netice olarak Varyag’ı Türkiye için bir kayıp olarak görmemek gerekir. Günümüze gelecek olursak; Türkiye’nin kendi uçak gemisini, Türk Deniz Kuvvetleri envanterine yeni katılan çok maksatlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu gibi Türk tersanelerinde inşa edebileceği düşüncesini taşıyorum.  

Soru: Okuyucularınıza kitabınızdaki ana mesajı iletmek isteseydiniz, ne olurdu?

Cevap: Türk Boğazlarından geçişine on altı aya yakın bir süre izin verilmeyen Varyag’ın römorkörlerle yedeklenerek Türk Boğazlarından geçirilmesinin, benzer nitelikteki savaş gemileri ve boyu 300 metrenin üzerinde olan tankerler için emsal teşkil edebileceği iddia edilmişti. Kitabım ise bunun tam aksini, Türk Boğazlarından kimsenin elini kolunu sallayarak kafasına göre geçemeyeceğini ortaya koymakta.

Soru: Araştırma yaparken veya kitabınızı yazarken karşılaştığınız zorluklar nelerdi?

Cevap: Konunun Çin tarafını çözümlemek oldukça zor ve vakit alan bir süreçti. Özellikle Çin, Hong Kong ve Macau üçgeninde konuya dahil olan kişilerin ve şirketlerin birçok ismi mevcuttu. Örneklemek gerekirse; kitapta bahsi geçen kumarhaneler kralı Stanley Ho’nun bilinen diğer isimleri Ho Hung Sun ve He Hongshen. Birçok yanılgıya yol açabilecek olan bu durumun doğru bilgiye ulaşmayı oldukça zorlaştırdığını söyleyebilirim. 

Ahmet Hikmet Demirayak Hakkında / Varyag Kitabı'ndan Alıntı:

"ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Üniversite onu bilgisayar yazılımcısı olarak geliştirirken aynı zamanda ona araştırma yeteneği ve bitmeyen dostluklar da kazandırdı. Kâğıda yazdığı bilgisayar programını delikli kart makinesi kullanarak ana bilgisayara aktardığı 1980’li yıllardan itibaren binlerce satırdan oluşan yüzlerce bilgisayar programı yazdı ve yazılım analistliği yaptı. Kitap yazmanın program yazmaktan çok farklı ve kesinlikle çok daha zor bir deneyim olduğunu düşünüyor. Hele de her şeyin bir gerçekliğe ve mantığa uyması gerektiğine inanılıyorsa..."

TÜRK DENİZ MEDYA ÖZEL RÖPORTAJI