Açık Denizlerin Korunması Çalıştayı yapıldı

Açık Denizlerin Korunması Çalıştayı yapıldı

Ulusal Yetki Alanları Dışında Kalan Açık Denizlerin Korunması Çalıştayı İMEAK Deniz Ticaret Odası'nda yapıldı.

adscode

Deniz Ticaret Odası Meclis Salonu'nda yapılan çalıştaya Prof. Dr. Bayram Öztürk moderatörlük yaptı. Çalıştayın ilk konuşmacısı olarak kürsüye Dr. Nülüfer Oral çıktı. Dr. Nülüfer Oral, Ulusal Yetki Alanları Dışında Açık Denizlerde Son Uluslararası Gelişmeler konulu bir sunum gerçekleştirdi.

"Açık denizlerin korunmasını kriterleri üzerinde anlaşılması gerekir"

Oral, yaptığı sunumda şu ifadeleri kullandı: “Uluslararası kurumların ve sözleşmelerin ayrı ayrı maddeleri var ve ayrı ayrı çalışıyorlar. Açık denizde bunların uygulanması zor. Aşılması gereken bir konu. Birleşmiş Milletlerde alınan kararda diğer anlaşmaların Birleşmiş Milletlerin aldığı kararı etkileyemeyeceği belirtildi. Açık denizlerin korunmasını kriterleri üzerinde anlaşılması gerekir. Prosedür nasıl işleyecek, bunu kim önerecek? Balıkçılar sözleşmeye sıcak bakmıyor. Biz gerekli tedbirleri alıyoruz diyorlar. Bunlarla da bir koordinasyonun kurulması önemli olacak. Deniz dibine kablo çekenler muaf tutulmak istiyor. Muaf tutulan alanlar olacak mı? Global bir kurum mu oluşacak yoksa mevcut sistemlerle ortak bir sistem mi kurulacak? Türkiye’nin bu kadar önemli bir konuda sessiz kalması düşündürücü. Türkiye’nin bir görüşü olmalı. TÜDAV’a bu çalıştay için teşekkür ediyorum.”



"Gemiler ve denizciler olmasaydı insanların yarısı soğuktan yarısı da açlıktan ölürdü"

İstanbul Teknik Üniversitesinden Dr. Özkan Poyraz, Açık Denizlerin Korunması Kapsamında Deniz Taşımacılığı ve Faaliyetlerinin Denetimi konulu sunumda:” Denizlerimizi kirlilik, aşırı avlanma, okyanusların ısınması, deniz taşımacılığı, deniz madenciliği ve denizlerin asitlendirilmesi çevrenin kirlenmesinde en önemli unsurlar. Bunun için koruma mekanizması kurulmalı. BBNJ, gibi bir inisiyatif kuruldu. Gemiler ve denizciler olmasaydı insanların yarısı soğuktan yarısı da açlıktan ölürdü. Yüksek yükleri taşımak için yaşam kalitesi için zorunluluk. Çevreye taşımacılıktan dolayı bazı olumsuz etkiler oluyor. Çevreye olan etkiyi azaltmak önemli etkenlerden bir tanesi. 51 sözleşmenin 21 tanesi gemi kaynaklı kirlenme ile alakalı. BBNJ’nin 4 tane unsuru var. Biri deniz genetik kaynaklarının paylaşımı ile ilgili. Birçok hastalığı tedavisi ile ilgili enzimler denizdeki kaynaklardan çıkartılıyor. Bu kaynakların paylaşımı ile ilgili sorunlar mevcut. Ortak bir mekanizmanın bu değerlendirmeyi yapmasına ihtiyaç var. Deniz koruma alanı oluşturulacaksa nerede oluşturulacak. Kapasite geliştirmek için deniz teknolojilerinin transferine ihtiyaç var."

"Şu anda dünya üzerinde 10 milyon araç bir yerden başka bir yere taşınıyor"

"152 Bin Ton şu an itibariyle gemilerden karbon dioksit salınımı yapılıyor. 14 Milyon konteyner taşınıyor. 400 Milyon Ton petrol vb. sıvı yakıtlar taşınıyor. 70 Milyon metreküp gaz taşınıyor ve şu anda dünya üzerinde 10 milyon araç bir yerden başka bir yere taşınıyor."

Deniz Taşımacılığı çevreye etki ediyor. Geminin yakıt tüketimi, gazların salınımı, teknenin korunması için uygulanan boyalar, balast suyu ile dengeleyici sıvılar bunların hepsi istilacı türleri belirli yerden başka yere taşıma özelliğine sahip. Gemilerin yıkanmasında kullanılan suyun denize dökülmesi denizi kirleten konulardan bazıları. Tüm dünya bu konular üzerinde çalışıyor. Balast sularının denetimi, gemilerden denizlerin kirlenmesi ile ilgili sözleşme, SOLAS ve boylarla ilgili konvansiyonlar var. Londra Konvansiyonu da buna dahil edilebilir. Sonuç olarak açık denizler için IMO’nun gerçekleştirdiği mekanizmalar yeterli görünebilir. Türkiye’nin reaksiyonları neler olmalı? Bunun sorgulanması gerekir.“ şeklinde konuştu.

"Çevre kirliliği hepimizin problemi"

Dr. Özkan Poyraz’ın ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Nesrin Algan, ‘Açık Denizlerin Korunması ve Akdeniz’ konulu sunumda uluslararası Deniz Hukuku ile ilgili düzenlemelerle ilgili bilgi verdi. Algan’ın açıklamaları şöyle: “Akdeniz’de Açık Denizlerin Korunmasına Olanak veren birçok küresel düzenlemeler var. 1975’te yapılan Akdeniz Eylem Planı 1995 yılında değişti. Değişiklikle deniz ve kıyı alanı değişti. Edirne ve Hatay arasındaki 10 ilimiz de bunun içinde. Eylem planı çok oturmuş ve sistematiği iyi çalışan bir yapısı var. Açık denizlerin korunması konusunda makalelere baktığımda en başarılı örneğin Akdeniz olduğu görülüyor. Barcelona Sözleşmesi örnek bir sözleşme. 1998 yılında Akdeniz Eylem Planı ile ilgili Fransa’da 400 kişi görevliydi. Çevre kirliliği hepimizin problemi. Çevremize sahip çıkmak için elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız.” diye konuştu.

"ÇED'in uygulanması için çalışmalar BM Genel Kurulu’nun itici gücüyle oldu"

Doç. Dr. Süheyla Suzan Gökalp Ilıca, ‘Ulusal Hukuk Düzeni Dışında, Açık Denizlerde Çevresel Etki Değerlendirmesi’ konulu sunumunda yaşanacak sorunların hukuksal boyutu ve sonuçları üzerine bir sunum yaptı. Ilıca’nın ifadeleri şöyle: “Çevre sözleşmelerinde ÇED’in uygulanmasına ilişkin hükümler var. Açık denizlerde ÇED'in uygulanması için çalışmalar BM Genel Kurulu’nun itici gücüyle oldu. Bu nedenle çalışma grubu oluşturuluyor. Çalışma grubu belli aralıklarla toplanarak ÇED’e ilişkin çalışmalar yapıyor. Çalışmalar 2006 yılında başladı. 2008 yılında okyanus yönetimini geliştirmek için ÇED’in görüşülmesi gündeme geliyor. 2010’da en iyi uygulamaların belirlenmesi gündeme geliyor. 2011’de deniz biyoçeşitliliğinin korunmasında ÇED’in etkisinden bahsediliyor. Kararlar BM Genel Kurulu’na iletiliyor. Tüm etkilerin değerlendirilmesi gerektiği raporda yer alıyor. 2012 biyolojik çeşitlilik sözleşmesine taraf ülkeler bir rehber hazırlıyor. ÇED, biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla kilit nokta olarak görülüyor. Çevre yönetiminin en önemli araçlarından biri. Halkın katılımı ön görüldüğü için aynı prosedürün açık denizlerde de izlenmesi gerektiği fikri öne çıkıyor. Ancak bu konuda birçok zorluk bizi bekliyor. Açık denizlerde denetimleri kimin yapacağı ile ilgili ortak karar alınması gerekiyor. Balıkçılık, maden arama, boru hatları döşenmesi gibi faaliyetler gündemde gelecekte çok daha farklı faaliyetlere yer verilecektir. Bu faaliyetlerin deniz çeşitliliğine olumsuz etkileri olacaktır. Bunların önlenmesi amaçlanıyor.” 

"Bakılçılık alanında Afrika’da birçok ülke ile anlaşma yapmak üzere teklifler sunduk"

Toplantının ikinci bölümünde Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Avcılık ve Kontrol Daire Başkan Vekili Melih Er, ‘Uluslararası Sularda Balıkçılık ve Uygulamalar’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Melih Er yaptığı konuşmada: Başka ülkelerin karasularında yapılacak avlamada Bakanlık’tan izin almak gerekiyor. Moritanya ve Somali ile anlaşma imzaladık. Gürcistan ile anlaşmamız var. Karadeniz, Akdeniz ve Ege’de 15 Nisan – 15 Temmuz arasında trol ve gırgır gemilerimiz avcılık yapıyor. Elde edilen ürünler genelge kapsamında gösterdiğimiz yerler dışında çıkartma ve boşaltma şansları yok. Gürcistan’da 1 Ocak’tan sonra izin veriyoruz. Balıkçı gemilerimiz Gürcistan’daki şirketlerle anlaşıp bize müracaat ediyorlar. Uygun görülmesi halinde izin veriyoruz. Gümrüksüz olarak ülkeye getirebiliyorlar. Moritanya ile anlaştık. 50’ye yakın balıkçı gemimiz var. Gün geçtikçe büyüyoruz. Komite kurulduktan sonra balıkçılarımızın sorunlarına yönelik çalışmalarımız var. Balıkçılarımızın can ve mal güvenliğini güvence altına aldık. Elde ettikleri gelirin ülkemize girişiyle ilgili iki ülke merkez bankaları aracılığıyla akış sağlanacak. Somali ile de anlaşma yaptık. Bir iş adamımız Somali’ye balıkçılık konusunda yatırım yapacak. Anlaşma imzalandı. Somali’de balıkçı gemilerimizi göreceğiz. Fildişi Sahili, Gambiya ve Kongo ile de mutabakat imzaladık. Afrika’da birçok ülke ile anlaşma yapmak üzere teklifler sunduk. Nijerya ile de anlaşma yapılması konusunda çalışmalarımız sürüyor. Artık bizim denizlerimiz bizim gemilerimiz kaldırmıyor. 2002’den beri gemilere boy uzatma hakkı ve yeni ruhsat vermiyoruz. Ancak teknolojik gücümüz artıyor. Balıkçı gemilerimizin diğer ülkelere avcılık yapmak için girmesi konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Toplantının sonraki bölümünde Dr. Ayaka Amaha Öztürk, ‘Açık Denizlerde Biyoçeşitliliğin ve Hedefdışı Türlerin Korunması’, Doç Dr. Emre Keskin, ‘Biyoçeşitliliğin Pantente Evrimi: Deniz Genetik Kaynakları’, Prof. Dr. Bayram Öztürk ve Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, ‘Doğu Akdeniz’de Açık Denizaltı Dağları, Kanyonları ve Benzeri Yapılar: Biyolojik Çeşitlilik Açısından Önemi ve Dr. Onur Gönülal ile Dr. Uğur Uzel,’ Adeniz Açık Deniz Balıkçılığı ve Türkiye’deki Durumu’ konulu sunum gerçekleştirdi.

TURKDENİZ.COM