Yeşil dönüşüm olmazsa 2030’da 145 milyar lira kaybederiz
Prof. Dr. Erinç Yeldan, Türkiye’nin yeşil dönüşüme kapısını açmaması, sınırda karbon düzenlemesine muhatap olması halinde 2030 yılında milli gelirdeki kaybının 145 milyar TL olacağını söyledi.
Türkiye’nin büyük ölçekli sanayi kuruluşları arasında yabancı sermayeli şirketlerin sayısı her geçen yıl azalıyor. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına göre, 2020 yılında 7 yabancı sermayeli şirket daha devler liginin dışında kaldı. Böylece, 2009’da 500 büyük sanayi kuruluşu içinde 153 olan yabancı sermayeli şirket sayısı, 2020’de 110’a kadar geriledi. Şirket sayısının azalmasına paralel olarak bu kuruluşların üretimden satışlar, katma değer, kâr ve ihracattaki paylarında da düşüşler yaşandı. Yabancı sermayeli şirketlerin halen en yoğun olarak faaliyet gösterdiği sektörler arasında 23 şirketle otomotiv ilk sırayı alıyor.
Meclis TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’na yaptığı sunumda, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris Anlaşması’nın sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen yepyeni bir dönüşüm aracı olarak değerlendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Erinç Yeldan, yeşil fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılması ve yeşil ekonomik dönüşüm senaryosu sayesinde hem millî gelirde hem istihdamda hem de sera gazı emisyonlarında anlamlı iyileşmelerin sağlanabileceğini belirtti. Artık “yeşil merkez bankacılığı” kavramının dile getirilmeye başlandığını ifade eden Yeldan, “Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde da bunun en hararetli destekçilerinden. Merkez bankalarının sadece artık enflasyon hedefi, fiyat istikrarı değil; doğrudan doğruya yeşil finans içerisinde, yeşil merkez bankacılığı, yeşil kredilerin tahsisi gibi konularda yönlendirilmesi öngörülüyor. Bunlar yüksek enflasyonlu, Merkez Bankası, fiyat istikrarı hedefi çerçevesinde tartışılan bizim gibi ülkelerde neredeyse devrim niteliğindeki yeni kavramlar” dedi.
Erinç Yeldan, komisyona yaptığı sunumda, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalamaması ve sınırda karbon düzenlemesine muhatap olması durumunda Türkiye ekonomisinin nasıl etkileneceğine ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’nin 2018’de milli geliri 3,8 trilyon Türk Lirası. 2030’a kadar Türkiye’nin, bir iç ve dış şok yaşamazsa, potansiyel büyüme hızıyla 2018 fiyatlarıyla 5,3 trilyonluk bir ekonomiye ulaşacağını öngörüyoruz. Eğer, Avrupa Yeşil Mutabakatı’yla ihracatımıza ton başına 30 Euro karbon maliyeti vergisi uygulanırsa, Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzalamaz, bu yalnızlaşma içerisinde gerek yeşil finans gerek yeşil kredi gerekse doğrudan yabancı sermaye yatırımları içerisinde yeşil dönüşüme kapılarını açmazsa, 2030 yılında milli gelirimizde, 2018 fiyatlarıyla 145 milyar kayıp olacaktır. Bu da kabaca, yılda 30 milyar dolar olup Türkiye’nin bir yılda cari işlemler açığına denk düşüyor. Yani bugünkü dış açık dengemize bir o kadar daha fazla yük getirecek tehditle karşı karşıyayız. Eğer, karbonun fiyatı Avrupa’da 30 Euro değil, 50 Euro veya 70 Euro'ya kadar yükselirse burada ödeyeceğimiz verginin miktarı da kuşkusuz daha yüksek olacak.”
Türkiye karbonda mercek altında
Sınırda karbon uyarlamasının, Türkiye’den ihraç edilen mallar üzerinden ihracat vergisi şeklinde alınacağını anlatan Yeldan, Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonunun 220 milyon tonlardan bugün yüzde 130’luk artışla 500 milyon ton düzeyine yükseldiğine dikkat çekti. Erinç Yeldan, Türkiye’nin 500 milyon tonluk toplam sera gazı, karbondioksit eşdeğeri miktarının dünya toplam küresel emisyonunun kabaca yüzde 1’i düzeyinde olduğunu belirterek, “ürkiye sera gazı emisyonunu en hızlı artıran ülkeler arasında. Şu andaki mevcut konumumuz sanki düşük emisyon yaratan, düşük emisyon sorumluluğu olan bir ekonomi olarak gözlenmesine rağmen kişi başına veya toplam artış hızı çok yüksek olduğu için iklim diplomasisi alanında mercek altında olan ülkelerden bir tanesi” dedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi
0 Yorum