İnsan Faktörü ve Ticaretin Psikolojisi Üzerine

İnsan Faktörü ve Ticaretin Psikolojisi Üzerine

“…Yolda yürürken yanıma 11-12 yaşlarında bir çocuk yaklaştı. Kendini tanıttı ve gelecek cumartesi gecesi yapılacak yıllık erkek izci sirkine bilet sattığını söyledi. Tanesi 5 dolar olan bu biletlerden almak isteyip istemediğimi sordu. Cumartesi gecemi geçirmek istediğim son yer izci sirki olduğu için reddettim. O da bana bilet almadığıma göre tanesi 1 dolar olan çikolatalardan alıp almayacağımı sordu. Birkaç tane aldım ve hemen olan bitenin farkına vardım. İlk bakışta ne olduğunu anlamamıştım çünkü a) Çikolata sevmem b) Dolarları severim c) İki tane çikolata ile orada duruyordum d) O da benim 2 dolarımla yürüyüp gidiyordu. 

 

Bize herhangi bir şekilde davranan kişi, karşılığında benzer bir davranış görür. Bu kuralın sonuçlarından birinin bize yapılan iyilikleri geri ödeme zorunluluğu olduğunun altını çizmek gerekli. Bu kuralın başka bir sonucu bize taviz veren kişiye bizim de taviz gösterme mecburiyetimiz olduğudur. Aslında o izcinin beni soktuğu durum tam olarak budur. 1 dolarlık çikolatalardan almamı istemesi, 5 dolarlık biletlerden alma talebinin geri çekilmesi ile kendi tarafından sunulan bir taviz şeklinde sunulmuştu. Karşılıkta bulunma kuralının gerektirdiklerine göre davranırsam benim de bir tavizde bulunmam gerekirdi. Ve gördüğünüz gibi bir taviz oluşmuştu. Büyük talepten küçük talebe geçtiğinde, her ikisini de istemememe rağmen, itaatsizlikten itaat etme durumuna gelmiştim…” 

 

Günlük yaşantımızda kişisel olarak ihtiyaç duyduğumuz şeylerin bizlere satılması, ihtiyaçlarımızın giderilmesi süreçlerinde ihtiyaç duyduğumuz şeyleri üreten, pazarlayan ve satanların kullandıkları sayısız psikolojik motivasyondan birisini yukarıda anekdotta görebiliyoruz. Tıpkı özel hayatımızda olduğu gibi, profesyonel yaşantımızda da ihtiyaçlarımızın karşılanması ve ihtiyaç duyanların ihtiyaçlarının giderilmesi süreçlerinde benzer psikolojik motivasyonlar etkili. Kesintisiz olarak bir pazarlık süreci yaşıyoruz ve bu süreçlerin içinde karar vericiler olarak bu psikolojik etkenlerden bihaber olmamız bizi müzakere masasında genellikle silahsız ve savunmasız, aynı zamanda itaate meyilli duruma getiriyor.  

 

Denizcilik ve denizcilik eğitiminin önemi daha önceki sayılarda da vurgulanmıştı. Fakat söz konusu eğitimin bireylerin teknik bilgilerinin yükseltilmesi ve konularında donanımlı hale getirilmesi olarak sınırlanmasının yetkin profesyoneller yetiştirmede bütünlüğü sağlayamayacağı gerçeği de ortada duruyor. İletişimin, iletişim platformlarının her geçen gün insan hayatında daha fazla yer kapladığı çağımızda, profesyonel olarak yaptığımız işlerin psikolojik boyutlarının da en az teknik meseleler kadar öneme haiz olduğunun farkında olmalıyız. Teleks ile sefer bağlantılarının yapıldığı dönemlerden, binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca tonluk taşımaların bağlantılarının görüntülü “skype” aramalarında, “whatsapp” yazışmalarında yapıldığı zamanlara geldik ve sonraki adımı bugünden kestirmek değişimin hızı ve şekli göz önüne alındığında oldukça güç. Kesin olan şey ise her türlü beşeri ilişkide ve spesifik olarak denizcilik profesyonellerinin yaptıkları işlerde de iletişimin tarih boyunca olduğundan daha fazla yer kapladığı, iletişimin kapladığı yer arttıkça bu işin psikolojisinin, dinamiklerinin ve motivasyonunun da üzerinde daha fazla düşünülmesi ve kafa yorulması gerekliliğidir. Teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, teknolojinin ve tekniğin üreticisi olmayı başarmak ne kadar önemli ve değerliyse, insan faktörü, motivasyonu ve psikolojisi de aynı derecede önemli. Her geçen gün daha da kızışan rekabet ortamında insana yapılacak yatırımın hem ekonomik hem sosyal hem de toplumsal olarak geri dönüşünün sanılandan daha hızlı olacağına şüphe yok. 

 

 

2018 Yılını geride bırakırken… 

 

2018 yılını geride bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde navlun piyasalarının her zaman olduğu gibi öngörülebilirlik konusunda bize sürprizler yaptığını ifade etmek, sanırım, çok da yanlış olmayacak. Yaz aylarının sonlarında sezonun ikinci yarısı için beslenen olumlu beklentilerin tam olarak karşılandığını söylemek oldukça zor.  Bunda Amerikan Merkez Bankası’nın daralma politikalarından tutun, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde yaşanan dramatik değer kayıplarına, kırılgan petrol fiyatlarından tutun, Avrupa genelinde özellikle bu sene baş gösteren kuraklık sorununa kadar birçok sebep etkili oldu. Karadeniz navlun piyasaları sezonun ikinci yarısında beklentilere görece yaklaşmış olsa da bu “iyileşmenin” Avrupa piyasası tarafından beslenememesi koster navlun piyasalarını tabir-i caiz ise bu sene topal bırakmışa benziyor. Özellikle Almanya ve Fransa çıkışlı hububat sevkiyatlarında henüz resmi veriler elimizde olmasa da ciddi bir azalma olduğu hissedilebiliyor.  

 

Karadeniz navlun piyasalarının yılın ikinci döneminde belli bir seviye ulaşmasının tek sebebi bölge ticaretindeki mevsimsel hareketlilik değildi elbette. Resmi veriler henüz elimizde olmasa da bölge ülkelerinin para birimlerinde yaşanan değer kayıplarının bu ticarete negatif etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Öte yandan, sözü edilen dönem için koster piyasalarında açık pozisyon dağılımında da bir dengesizlik olduğundan söz etmek mümkündü. Yani tek başına Karadeniz çıkışlı yüklerdeki mevsimler artış değil ama aynı zamanda bölgedeki tonaj arzındaki zayıflık da navlunların belli bir seviyeye ulaşmasını sağladı. Bu tespitin yapılmasının önümüzdeki döneme ilişkin öngörüler yaparken önemli bir veri olduğunun altını çizmek isteriz. Yaklaşan tatiller öncesinde Karadeniz’de pozisyonlanan gemi sayısında artış olduğu, tatiller dolayısıyla yük arzında azalma yaşanacağı muhakkak.   

 

 

ISTFIX (www.istfix.com) verilerine göre 2017 yılının aynı döneminde 2-4K DWT tonaj aralığında günlük time charter getirileri 2186 USD / Gün iken, bu dönemde 2,181 USD / Gün olarak ifade ediliyor, ki bu da bu tonaj aralığında neredeyse stabil bir durumdan söz edebileceğimizi gösteriyor. 4-6K DWT ton aralığında ise 2017 verilerine göre günlük time charter getirileri 3,327 USD / Gün iken bu sene 3,041 USD / Gün seviyelerini konuşuyoruz ki bu da yaklaşık %10’luk bir düşüşe karşılık geliyor. 6-8K DWT aralığı için ise 582 Usd / Gün’lük bir azalma mevcut (4520 USD /Gün Vs 3,938 USD / Gün; %13’lük bir kayıp). Son olarak 8-12K DWT için ise 836 USD /Günlük bir kayıp var (6487 USD / Gün vs. 5651 USD/Gün; yine %13’lük bir kayıp). ISTFIX Bileşik Navlun Endeksi ise 2017 yılının aynı döneminde 779 puan iken bu sene 707 puana gerilemiş. 72 puanlık bu kaybın karşılığı ise yaklaşık %10’luk bir düşüş.  

 

Yukarıda detaylandırdığımız veriler de gösteriyor ki koster navlun piyasaları Avrupa ve Karadeniz odaklı olarak iki ayaklı ve bunların ikisinin de aynı gelişmeyi, dinamizmi gösterememesi koster armatör ve işletmecilerinin işini zorlaştırıyor.  

 

Umarız yeni yılla birlikte çalkantıları, kırılganlıkları geride bırakır; hepimizin özlediği ve hasretle beklediği bol kazançlı günleri yaşamaya başlarız.  

 

Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun.